Adalet ve kalkınma partisi olarak kurulan ak parti, ilk yıllarda ülke ve millet için bir kurtuluş ve ümit olmuştu. 15 temmuza kadar, gerçekten iktidar olamayan ve sürekli kapatılma ve darbeler ile tehdit edilen bir partinin, kendi programını tam olarak uygulamasını beklemek abesle iştigal olurdu.
15 temmuz alçak darbesi ile ilk uyanan parti olarak MHP, bu darbenin bir partiye değil, aziz Türk milletine ve devletine yapıldığını fark ederek hükümetin yanında yer almıştır. Yüzlerce şehid ve yaralı vererek, ilk defa Amerikan uşaklarının ülkemizin yönetimine el koymasına engel olunmuş, yerli silah ve milli sanayi hususunda büyük ilerlemeler kat edilmiştir. Yapılan büyük projelerin bir çoğu,tekrar bu fırsatı yakalayacağı şüpheli görünen hükümetin hizmetleri arasında unutulmayacak olanlardır.
Bütün bu hizmetleri yapan bir partinin iktidarı kaybetmemesi lazım gelir. Fakat görünen o ki, ak parti 2023 seçimlerini kaybetmek için elinden geleni bizzat yapmaktan geri kalmamakta, bütün uyarılarımıza rağmen, ağlayan, gözyaşı döken milletin gözyaşlarını ve ahını görmezden gelerek, kendi sonunu getirmekte ısrar etmektedir. Benzetmek gibi olmasın, fakat ecel gelmiş cihane, baş ağrısı bahane demiş atalarımız.
TRT ve başka kanallarda yayınlanan tarihi dizilerde, devletin tek ve en önemli vazifesinin adaleti sağlamak olduğu ısrarla işlenir, o dizideki kahramanlar adalet üzre işler yaparlar iken, ele verir talkımı, kendi yer salkımı meseli, hükümet adalet hususunda ki beceriksizliğinde ısrar ederek, nerede ise beni bir daha iktidara getirmeyin demektedir. Millet ittifakı adı altında bir araya gelen mandacı parti ve kuruluşlar, pkk yı meclise almak ta dahil, her şeyi göze almış iken, bu aymazlık inanın insanın kanını donduruyor.
Hükümet mensuplarının ve cumhurbaşkanının günlük haberleri seyretmedikleri kanaati bende oluşmaya başladı. Hükümet ve ak parti önde gelenleri temsil ettikleri Türk milletinin içtimai hayatı ile ilgilenmiyor, nelerden şikayetçi nelerden memnun bu hususta hiçbir araştırma yapmıyor veya yapılanları görmezden gelmesini icbar edecek daha mühim işleri var gibi, her türlü zulmü seyrediyor. Filistine yapılan Yahudi zulmünü durdurmak için bütün dünyayı ayağa kaldıran sayın cumhurbaşkanımız ve hükümet üyelerimiz, kan ağlayan, devlet nerede diyen kendi vatandaşından bi haber, adalet reformu diye ne olduğunu bilmediği bir çalışmayı bekliyor.. Adli kontrol ile serbest bırakılan caniler, hırsızlar, arsızlar milletin gözü önünde elini kolunu sallayarak, hatta devlete meydan okuyarak zulmüne devam ediyor, kan akıyor, gözlerden yaş akıyor, fakat galiba Filistinlinin akan kanı ve gözyaşı daha yakınki, taaa filistini, arakandaki zulmü gören hükümet kendisini baş tacı yapan Türk milletini üç beş çakala yem etmiş, yaptıkları zulmü seyrediyor. Hatta seyretmekle kalmıyor, vergisini eksiksiz ve gününde veren, devletinden sadece adalet bekleyen insanların devlet nerede sorusuna cevap verecek bir adım atılmıyor.
Bu umursuz ve ilgisiz ve sorumsuz gidişin sonu, adli kontrol ve denetimli serbestlik denen kanunlar ile serbest bırakılan suçluların halkın içinde gezmesi gibi, sonunda adaleti tesis edemeyen hükümet seçimi kaybedecek ve pkk ve benzeri, nice yıllardır kanımızla mücadele ettiğimiz terör örgütleri Türk milletinin kalbi büyük millet meclisine girecek, hatta kırmızı plakalı bakan olup, devletin altını oyacaktır. Adalet ve kalkınma bakanlığı adını düşünüp koyanların adaleti tesis edemediği bir yerde zalimler iktidar olur, hükümetin yaptığı bütün güzel işleri durdurur ve hatta yapılan hizmetleri yok etmekle kalmaz, bu hizmeti yapanları sıgaya çeker hesap sorar.
Bir hükümet düşünün ki, üç beş caydırıcı kanunla tesis edeceği adaleti, sürekli olarak polis, bekçi, jandarma işe alarak, kolluk kuvvetlerinin masraflarını milletin üstüne yükleyerek, kocaman kocaman adalet sarayları, binlerce hakim ve savcı işe alarak dev bir adalet bakanlığı ile yapmaya çalışıyor. İçinde adaletten gram olmayan bu binalarda görülen adaletsiz mahkemeler milletin anasını ağlatır ve gene milletin parası ile adaleti tesis etmez ise, ilk seçimde bu millet o partiyide hükümetide seçim sandığına gömer. İşte buna kendim ettim kendim buldum denir. Belki biraz ağır bir benzetme oldu, fakat yıllardır yazıyorum, millet kan ağlıyor. Suçlular elini kolunu sallayarak serbest bırakılıyor. Devlet nerede diye ağlayanlara hitaben, idam gelsin ilk ben imzalarım vaadi defalarca söyleniyor ise, artık yapacak bir şey kalmamıştır. Ecel kapıya gelmiştir gerisi ise laf ü güzaf tır.