GÖLGE ETME BAŞKA
BİR ŞEY İSTEMEYİZ
Kimyasal gübreler ve zehirli ilaçlarla anasını ağlatsak da, Türkiye’de bire bin veren topraklar var.
HER ŞEYİMİZ VAR
Üretim için doğal gübremiz, ekince yeşeren ata tohumlarımız, tarlamızı sürüp hasat edecek makinelerin yakıtına kadar her şeyimiz var.
ELEKTRİK VE YAKIT
2007 yılında Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü’nde yaptığım röportaj: Elektrik için Güneş Enerjisi, yakıt için Biogaz’ı üretebiliriz.
BİYOGAZ ARAÇLARI
Karbon emisyonlarını azaltmak için bir proje. Hayvan dışkılarının değerlendirildiği tesislerde elde edilen Biyogaz ile araçlar çalıştırılabiliyor.
ORGANİK GÜBRE
Üstelik çıkan atık ürün, tarımda verimi artıran organik gübre oluyor. Biyogaz ısıtmada da kullanılıyor, fazlasıyla da elektrik üretilebiliyor.
ENERJİ PANELLERİ
Güneş Enerjisi, Allah’ın bir lütfu. Evlerimizin çatılarına güneş enerjisi panelleri kursak, tüm kentlerin elektrik ihtiyacını karşılayabiliriz.
İKİ BİN GÜNEŞ GİBİ
IBM mühendisleri yaptıkları güneş paneli ile güneşten gelen ışığı ikibin kat artırmayı başardı. İki bin güneş var gibi elektrik üretiyor.
ÜNİVERSİTEYE ÇAĞRI
209 Üniversiteye çağrı yapıyorum. İşi gücü bırakın şu projenin üstünde çalışın. Türkiye için en büyük faydayı böyle sağlayabilirsiniz.
Enerji açığı Türkiye’nin başına büyük dert.
En fazla dış borç yükünü artıran kalem.
Kesilince kör oluyoruz. Hatta kötürüm oluyoruz.
Elektrik ve akaryakıt olmayınca evlerimiz yaşanamaz hale, fabrikalarımız üretemez duruma geliyor.
Bu kış elektrik kesintilerinden iki ilimizde yaşam 3-4 gün felç oldu.
Şubat ayı başında Isparta’da elektrik kesintisinden sonra Bakan bey gitti baktı, açıkladı. “Kar yağışı nedeniyle iletim hatları kopmuş, ekipler çalışıyor, 20 bin aboneye şu an elektrik veriliyor” dedi.
Zaten katlamalı faturalar nedeniyle öfkesi tepesine çıkmış vatandaşlar, “Şaibeli özelleştirmeler yapılıyor, yandaşlar kayırılıyor. Hem zam yapıyorlar, hem de ayıplı hizmet sunuyorlar” diye tepki gösterdi.
***
Sebebi ne olursa olsun, hangi gerekçeye dayandırılırsa dayandırılsın, enerjide dışa bağımlılığın faturasından tamamen hükümetler sorumlu, bizce.
Oysa bizim enerjimiz var. Ele güne muhtaç olmadan bize yetip artacak enerji üretim modellerini yıllardır yazıp duruyoruz.
Bizim önerilerimizi, kamu kurum ve kuruluşları yapacağı yerde, özel sektöre yaptırıyorlar.
Sonra da vatandaşları elin, eline baktırıyorlar ve çil çil paralarımızı, dövizlerimizi kaptırıyorlar.
++
İşte Enerjide bizi bağımsız yapacak proje önerileri
Seçilmiş ve atanmışlara
KENDİ ENERJİMİZİ KENDİMİZ ÜRETELİM
Ege Üniversitesi Biyogaz Üretim Projesi’nden yüksek verim elde etti. Isıtma-soğutma yapılabilecek ve elektrik üretilebilecek tesisin 8 bin 500 YTL’ye kurulabildiği belirtildi. Haberi 2007 yılında yaptığım için ne kadar kaybımız var hesaplamanız için o günkü maliyet rakamlarını veriyorum.
DÜNYA küresel ısınmayı tartışırken Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü yenilenebilir enerji kaynakları üzerine yeni bir proje daha geliştirdi. Organik güneş pili ve rüzgar tribünleri üretilen enstitüde, şimdi de 6 yıldır üzerinde çalışılan Biyogaz Üretim Projesi devreye alındı. Prof. Dr. Günnur Koçar, biyokütle ekibiyle geliştirdiği projenin çok verimli bir şekilde çalıştığını söyledi.
FAYDALARI ÇOK
Bir ailenin 5-6 büyükbaş hayvanın atığından elde edilen biyogazla ısıtma-soğutma, pişirme ve kurutma sorununu çözebileceğini belirten Prof Koçar, "Sadece 8 bin 500 YTL’ye kurulabilen tesisle elektrik bile üretilebilir" dedi.
TESTLER ÇOK BAŞARILI
Elde edilen biyogazın gazocağı, kombi ve elektrik jeneratörlerinde yapılan modifikasyonlarla başarılı bir şekilde kullanıldığını belirten Prof. Dr. Günnur Koçar, biyogazın depolanmasına yönelik tasarladıkları sistemin, faydalı model başvurusuyla koruma altına alındığını da söyledi.
ÇEVRE İÇİN DE ÖNEMLİ
TÜBİTAK-Marmara Araştırma Merkezi, Ege Üniversitesi Bilim Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi, İzmir Valiliği, Büyükşehir ve Odaların dahil olduğunu projenin kırsal kesime önemli katkı sağlayacağı belirtildi. Projeyle biyogaz üretiminin yanında birinci kalitede organik gübre de elde edileceğini söyleyen Prof. Günnür Koçar, "Kurulacak tesisler çevre temizliği sağlayıp sinek oluşumunu ve etrafa kirli koku yayılmasını önleyecek" dedi.
SİSTEMİN VERİMLİLİĞİ
Sadece 5-6 büyükbaş hayvanın atığıyla, yılda 101 adet 12 kilogramlık LPG tüpüne eşit biyogaz üretiliyor. Çıkan atık çok kaliteli gübre oluyor. Bir evin sıcak su ve pişirme ihtiyacının yanında 25 m2’lik salon ısıtılabiliyor. Isınma ihtiyacının olmadığı aylarda artan biyogaz ile 1 KW’lık bir elektrik jeneratörü günde 7 saat çalıştırılabiliyor. 5 metreküp reaktöre sahip söz konusu biyogaz sisteminin yatırım maliyeti 8 bin 500 YTL civarında. Tesisi büyütmek ve ortaklaşa kurmak mümkün. Biyogaz üretim tesisiyle çevre kirliliği de önleniyor. Sinek oluşumunu engelleyen proje çiftliklerde etrafa yayılan kötü kokuyu da yok ediyor.
TAMAMI YERLİ SANAYİ
Ege Üniversitesi’nde geliştirilen biyogaz üretim tesisinin tamamının yerli sanayi ürünleriyle kurulabileceği belirtildi. Sistemlerin imalatında yurt içinde üretilen malzemeleri kullandıklarını belirten Prof. Dr. Günnur Koçar, "Projemiz ülkemiz sanayisini de ateşleyecek" dedi.
Bu haberi 2007 yılında yapınca çok heyecanlanmıştım. Aldığım telefonlardan, “Türkiye’de kırsal kalkınmayı başlatacak proje” diye çok umutlanmıştım. Ama birçok şeyde olduğu gibi, bu umutlarımız da gerçeğe dönüşmedi. Cumhurbaşkanlığı’na, Enerji bakanlığına bu haberimiz ulaştırıldı mı diye çok bekledik. Yaşadığımız kriz ortamında bir kez daha bu güzel projeyi hatırlatıyorum. İstendiğinde tüm detayları ücretsiz olarak anlatmaya hazır olduğumuzu bildiririm.
YÜZÜMÜZÜ GÜNEŞE DÖNELİM
Ege Üniversitesi’nde kurulan Güneş Enerjisi Enstitüsü, yeryüzünde ABD’den sonra kurulan ikinci enstitü. 1978 yılından beri Yenilenebilir Enerji Kaynakları konusunda çalışmalar yürütüyor, uygulamaları hayata geçiriyor. Bu enstitünün deneyimlerinden maalesef Türkiye bugüne kadar yeteri kadar yararlanamamış. Enerjiye çok bedel ödeyen ülkemiz, umarız bundan sonra atağa kalkar ve kömüre, doğalgaza, akaryakıta, nükleer enerjiye muhtaç kalmaz.
PERVANE HIZLA DÖNDÜ
Amerika’dan sonra Türkiye’de ilk olarak Ege Üniversitesi’nde kurulan Güneş Enerjisi Enstitüsü’ne 2007 yılında röportaj için gittiğimde Prof. Dr. Sıddık İçli, odasında sohbet ederken, çekmecesinden çıkardığı bir cam levhayı uzatıp, “İbrahim Bey, tutar mısınız” dedi. Ben, yan tarafına bir pervane monte edilmiş cam levhayı incelerken, Prof. Dr. İçli, “Kahvelerimizi pencere kenarında içelim” diye çağırdı.. Ben pencereye doğru ilerlerken, cam levhanın yanına monte edilmiş pervane hızla dönmeye başladı. Prof. İçli, "İşte, Güneş enerjisi” dedi. Ve anlatmaya başladı. Otoparkın üstüne, Enstitünün çatısına kurdukları panellerle nasıl güneş enerjisi ürettiklerini anlattı. “Hocam, bedava kaynağı bulmuşsunuz. Bu proje Türkiye’yi karanlıktan kurtarır” dedim. Anlattı hocam, Paşabahçe fabrikalarıyla Güneş Enerjisi Panelleri Üretimi konusunda görüşmeler/çalışmalar yapıldığını söyledi. 2007 yılından bugüne alınan yolu, kaybedilen zamanı ve paralarımızı bir düşünür müsünüz şimdi. Kimler bu projelerin önünde engel oldu ve milli kaynakların israf olmasına neden oldu?
YERLİ MİLLİ KAYNAKLAR
Ben her şerden bir nasihat çıkaran biriyim. Enerji fiyatlarındaki bu aşırı artış umarım bizim silkelenmemizi, yerli ve milli kaynaklarımıza dönmemizi sağlar. Üstelik, Güneş Enerji sistemlerindeki gelişmeler hızla gelişiyor.
Geçenlerde Haber Hürriyeti yazı ailemizden Murat Hiçyılmaz yazdı:
“IBM mühendisleri, yaptıkları yeni güneş paneli ile (Yüksek Konsantrasyonlu Fotovoltaik Termal Sistem) güneşten gelen ışığı ikibin kat artırmayı başarmışlar. (Ve beşbin kata kadar artırma potansiyeli de varmış!)
Yani, bu yeni sistem (mevcut sistemlere kıyasla!) karşısında bir değil, sanki ikibin güneş varmış gibi elektrik üretiyormuş...
Yapılan hesaplara göre, Sahra Çölü'nün sadece yüzde ikisi büyüklüğündeki bir alanda kurulacak sistem, bütün dünyanın elektriğini karşılayabilirmiş.”
300 gün güneş gören ülkemizde bu kadar büyük bir kaynak varken önce Cumhurbaşkanlığı’na sonra da Enerji Bakanı’na ve Türkiye’deki 209 üniversitemize çağrı yapalım şimdi. “Gelin hep birlikte yüzümüzü güneşe dönelim ve Türkiye’yi enerji bağımsızlığına kavuşturalım.”
Biliyorum yazı çok uzadı. O nedenle kentlerimizde en başta da İzmir’de enerji üretimiyle ilgili önerimizi ise bir başka yazıya bırakalım.
İbrahim Irmak / www.haberhurriyeti.com / iirmak@haberhurriyeti.com