Müstemleke kelimesini tarihimizden acı sahifeler ile hatırlıyor ve biliyoruz. Yurdumuzun tamamı müstemleke yönetimine düşmemiş ise de kısmen bazı bölgeler müstemleke yönetiminde bulunmuş , acı hatıralar bırakmıştır. İslam alemi ise hristiyan devletlerin müstemleke valilerin zulmünde uzun yıllar yönetilmiş ve bu gün çektikleri acılar o gün İslam alemine saçılan fitne tohumlarının eserleridir.
Kahramanmaraşımız ise hiçbir zaman müstemleke yönetimine düşmemiş,sadece kısa bir zaman için işgal yaşamıştır. Yurdumuz bu acı ile fazla tanışmamış olmasına rağmen, cumhuriyetten sonra öyle muameleler görmüştür ki, müstemlekelerde yaşayanların çilesini aratmamıştır.
İstimlak kelimesi de, müstemleke kelimesi ile aynı kökten bir kelimedir. Devletin ali menfaatları, halkın ihtiyaçları zaruretinde, bazı gayrimenkul ve menkul malların, sahibinin rızası olmadan kamu tarafından alınmasına istimlak diyoruz. İslam tarihinde misalleri vardır. Fakat bir mesele var ki, o da bu istimlak yapılan malların bedellerinin, hakkaniyet içerisinde tespit edilerek ödenmesidir.
İstimlak bedellerinin hakkaniyet ölçülerinin dışında, değerinin altında hesaplanması halinde, hem istimlakı yapanlar ve hem de bedel hesabını yapanlar için vebal vardır.
Tarihimizde bu tür istimlak bedellerinin hesabında yapılan yanlışlar ve zoraki istimlak yapılan yerler için mahkemelerimizin verdiği kararlar, gayet açıktır ve islamın ruhuna da uygundur. Dinimiz zorla bir malın bir şahsın elinden alınmasına izin vermemektedir. Kamunun ihtiyacı var ise de o malın gerçek değeri üzerinden istimlak edilmesi şartı ile izin vardır.
Kahramanmaraşımızda hafızamda kalan Atatürk parkı istimlaki ve kale dibindeki çiçek sinemasının istimlak meselesinde, şahısların rızaları muhalifine ve değerinin çok çok altında ve paralarının da yıllarca süründürülerek, enflasyona uğratılarak ödendiğidir. Bu elim hadiselere belediye memuriyetim sırasında tesadüf etmiş ve şahısların kendilerine yapılan haksızlık karşısında ki feryatlarını ve beddualarını bizzat işitmiş idim. Ne demiş atalarımız alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste diye.
Son zamanlarda büyükşehir belediyesinin istimlak bedellerinin hesabında aynı haksızlığın yapıldığına dair duyumlar alıyorum. Bir müslümanın hakkını talep için gayrimüslimlere müracaatına sebeb olanlar islama sıçrattıkları vebalin altında ezilirler.
Yıllarca kapımızda adalet dilenen Avrupaya, şimdi bizim kendi insanımıza yaptığımız haksızlıklar dolayısı ile müracaatımız, Rabbin gazabına düçar olmamıza sebeb olur. Bu istimlak yapılan arsa ve diğer gayrimenkullerin bedellerinin tespitinde, emsal bedel diye bir değerlendirme vardır. Birbirine çok yakın, fakat vasfı başka olduğu için birisine yüz lira birisine kırk lira değer biçenler, bu yükün altında ezilirler.
İsmi bende mahfuz, bir dostumun bana anlattıkları dolayısı ile bu yazıyı sayın Fatih Mehmet Erkoç beyi ikaz için yazıyorum. Kendisinin bu tür hadiselere izin vereceğini, müsebbibi olacağını hiç düşünmediğimden bir ağabeyi olarak uyarmak ve İslamın ince adalet kılıcını kuşanmasını istediğim için yazdığımı da en iyi bilenlerdendir. Maraşımızdan bir kişinin dahi Avrupa denen vahşet diyarından adalet dilenmesi müslümana zuldür. Her şey Rabbimin rızası içindir vesselam.