Nakil sürecinde ve sonrasında bakım veren bir aile üyesinin olmasının hastanın yaşam süresinin uzattığı, hastanın tedavi sürecini daha kolay kabul ettiği, daha az fiziksel ve psikolojik sorun yaşadığı belirtilmektedir. Nakil sonrası akut semptomların ve tıbbi yardım gerektiren komplikasyonların tanınması ve yönetimi, fırsatçı enfeksiyonların önlenmesi ve hastaya psikososyal destek sunma, bakım veren aile üyesinin sorumluluğunu arttırmaktadır. Bu nedenlerden kaynaklı kemik iliği naklinde tedavi süreci bakım vericiyi de en az hasta kadar etkilemektedir. Bu süreçte bakım vericinin yaşadığı sosyal çevreden ayrılması, diğer sorumluluklarını yerine getirmede zorlanması, hastanın yaşadığı semptomların yoğunluğu ve finansal sorunlar bakım vereni yormaktadır.
Pandemi süreci ise hasta bakım ihtiyaçlarının yoğun olduğu uzun ve belirsiz bir tedavi sürecidir. Pandemi ile birlikte nakiller azalmış hatta çoğunlukla nakil sürecine ara verilmiştir. Nakil sürecindeki bu belirsizlik hasta yakınlarının hastası için endişelenmesine neden olmaktadır. Covid 19 bulaşma korkusu ve nakil sürecindeki belirsizlik nedeniyle hasta yakınları ayrıca umutsuzluk yaşamaktadır. Hastaların bağışıklık sistemlerinin çok düşük olmasından kaynaklı enfeksiyona yatkın olması hasta yakınlarının maske-eldiven-antiseptik kullanımlarını artırmıştır bu nedenle hasta yakınlarının ekonomik açıdanda sorunlar yaşamıştır. Hasta yakınlarının hastasına Covid 19 bulaşmaması için ev ve iş yaşamındaki değişiklikleri, sosyal çevreden ayrılmaları, önceki sorumluluklarını yerine getirmede güçlük yaşamaları hasta yakınlarının sorumluluğunu artırmaktadır. Bu durum, bakım vericinin sosyal, psikolojik ve spirutüel iyilik haline potansiyel bir tehdit oluşturmakta ve bu nedenle bakım veren aile üyesinin ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması gerekliliği önem kazanmaktadır. Hasta ile birlikte bakım verici ve ailenin değerlendirilmesi fiziksel engeller, olumsuz baş etme mekanizmaları ve finansal güçlükler açısından nakil ekibi için uyarıcı olabilir. Bakım vericinin iyilik halini sürdürmek hasta sonuçlarını etkilediğinden tedavinin başarısı için informal bakım vericilerin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmak önem taşımaktadır. Bakım vericilerin fiziksel, psikolojik ve sosyal gereksinimleri iyi bir şekilde tanımlanır ve giderilirse, bakım vericilerin nakil sürecindeki rolleri yerine getirmede daha az güçlükle karşılaşacakları belirtilmektedir.
Pandemide bakım vericinin değerlendirilmesi, sistematik bir süreçtir. Bu süreçte bakım vericinin iyilik halini sürdürmek için, kendi kültür ve algısıyla kendi durumuna bakış açısını, gereksinimlerini, mevcut kaynaklarını ve güçlü yönlerini belirlemek amaçlanır. Değerlendirme sonucunda, bakım veren aile üyesinin fiziksel ve mental sağlık açısından taşıdığı riskler ile ek bir desteğe ihtiyacı olup olmadığı belirlenebilir. Bunun yanı sıra; bakım vericinin kendine zaman ayırmasını sağlayacak, bakım rollerinde ona destek olabilecek aile üyesi ya da arkadaşların olup olmadığı belirlenmeli, baş etme stratejileri tanımlanmalı, sigara, alkol, madde kullanımı gibi alışkanlıkları sorgulanmalı ve öğrenim ihtiyaçları da doğru bir şekilde belirlenmelidir. Bakım vermenin onun için ifade ettiği anlam konuşularak, yaşadığı stres semptomları gözlenmelidir.
COVID-19 pandemisi, hem kemik iliği nakli bekleyen hasta hem de ailesi için bilinmezliklerle dolu, yoğun stres ve kaygı içeren, gerek fiziksel gerek ruhsal ve gerekse ekonomik olarak aile yapısında birçok değişikliği içinde barındıran bir süreçtir. Hasta yakınlarının sağlıklı yaşam biçimini devam ettirmesi ve yaşam kalitesini arttırması önemlidir. Sürecin, hem hasta hem de aile üyeleri için ne kadar yoğun, yorucu ve yıpratıcı olduğu dikkate alındığında, daha sonra gelişebilecek olası riskleri önlemek amacıyla hastaya ve aile üyelerine yönelik acil olarak koruyucu psikososyal programların geliştirilmesinin gerekli ve önemli olduğu söylenebilir.