Haber Kanalında altyazıyı okuduğum zaman, acı acı güldüm.."Kılıçdaroğlu: İnsanlar öldükten sonra, hükümet koşarak gidiyor.."
O sırada kazanın 24 saati doluyor, ama tek ölüm haberi yok.. 18 madenci, aşağıda mahsur.. Madeni basan ve kazaya sebep olan sular onlara ulaşmayı da, haberleşmeyi de imkansız kılmış..
Yukarda insanlar zamana karşı savaşıyorlar.. Geçen her dakika umutları biraz daha azaltıyor.. Ama maden girişine yığılmış, ya da evde, ya da Hüseyin Gültekin'in eşi gibi karnı burnunda her an doğumu bekleyenler için "Umut" hala tutunacak son dal..
Giderek azaldığını akıllarına bile getirmeden, bekleşiyorlar..
İşte bu ortamda, tam da bu ortamda Ana Muhalefet Lideri, yani bu iktidar seçimi kaybederse, bu ülkeyi, bu insanları yönetmeye talip olan adam, kaderleri hala belli olmayan 18 adamı öldürüyor.. Umutla bekleşenleri öldürüyor. O 18 adamın yakınlarının üzüntüsünü paylaşan bir milleti öldürüyor. Toplulukları "Millet yapan" duygu yüzünden o üzüntüye katılan, ekran başında bir minik, minnacık iyi haber görmek için oturan yüz binlerce insanı öldürüyor.
Kendi kafasının verdiği, acımasız idam hükmünü açıklıyor. O 18 insanı "Ölü" ilan ediyor..
Niçin?.
Hükümeti eleştirmek için.. Hükümet, bakanları, başbakanları ile olay yerine koşmuş ya.. Onları yerden yere vurmak için.. "İnsanlar öldükten sonra hükümet koşarak gidiyor.."
Yahu, "Sende hiç izan yok mu" derler adama..
Hükümeti eleştirecek saatlere, günlere, aylara kıran mı girdi?. Olay sonuçlansın.. Ondan sonra gelsin hesaplaşma günü.. O zaman ne dersen de..
Bugün "Paylaşma" günü.. Acıları, endişeleri, merakları, heyecanları, umutları, acıları paylaşma günü.. Felaketleri oya çevirme telaşı günü değil..
Yere batsın sizin oyunuz da, sandığınız da..
Her şey sandık için mi, bu dünyada?..
Yere batsın o zaman demokrasiniz de..
Her şey "İnsan" için be!.. Her şey insan için!..
Bu insan, bu millet ne istiyor, hiç düşündünüz mü?.
Fikirler farklı olabilir, ama duygular ayni olmalı.. Sevgiler, saygılar ayni olmalı..
29 Ekim Cumhuriyet'in en büyük bayramı..
Yüz yüze gelmediniz. Millet asık suratlarınızı izledi.
Karaman, en acı günlerimizden biri.. Oraya el ele koşup "Biz ayrı fikirleriz, ayrı partileriz..
Ama acınız bizim acımız.. Dindirmeye koştuk bakın.. Beraber koştuk.. Sizinle beraber olmak için, elele olduk" deyin bir defa, bir tek defa yahu!..
Alt yazı geçiyor gene..
"Devlet Bahçeli: İşçileri kurtarmaya odaklanmalı, ihmalleri sonra konuşmalıyız.."
O da muhalefet lideri, Bay Kılıçdaroğlu.. Ama iktidarı değil, sizi eleştiriyor dikkat edin..
Acı gününde, hala ve hala "Acıyı oya çevirme" çabası içindeki sizi..
Liderlik, karar verme ve konuşma sanatıdır.
Doğru karar vermek ve doğru konuşmak tek başına yetmez..
"Doğru olanı, doğru zamanda söyleme sanatı"dır liderlik..
Atalarımız binlerce yıldır öten horozu değil, zamansız öten horozu kestiler..
O lafı dahi öğrenemediniz mi?.
O bin yıllık deyişin anlamını ilkokulda öğretirler oysa..