Siyaseten söylenen öyle sözler vardır ki, neticesinde mensubu olduğumuz ülke ve millet bu sözlerden sorumlu olur ve ağır darbe alır. Siyaset olsun diye söylenen her yanlış söz, döner önce sahibini sonra mensubu olduğu milleti vurur ve öyle bir hale gelir ki, üstünüze yapışır.
Türk siyasetinde ismet İnönü’nün ortanın solundayım sözünden sonra siyasi görüşler sağ ve sol olarak ikiye ayrıldı. O tarihe kadar cumhuriyetten önceki bölünme olan ittihatçılar ve itilafçılar adı bu sefer ittihatçılarda sol, itilafçılarda sağ olmuş gibi görünür. Tam öyle olmasada bazı hususlar itibarı ile bu gün milli olabilen sol görüşler ittihadı temsil edebilir. O günkü ittihadçıların aksine bu günkü sol, ülkesine düşmanlık etmede yarışır gibidir. Fakat sağ görüşler itilafı temsil etmiyor şu an. Siyaset hangi şekilde yapılır ise yapılsın, aslı mensubu olduğu millete daha iyi hizmet etme iddiasındaki fikirler yarışması olmalı ve sonunda millet ve devlet olarak zarar görmemeliyiz.
Siyasi partiler ülke yönetimine aday olduklarına göre, hangi şekilde yönetim yapacaklarını anlatarak oy alırlar ve sonunda kim çoğunluğu kazanmış ise ülke o fikrin etrafında yönetilir. Millet bundan memnun olur ise iktidarı devam eder, aksi olur ise de ilk seçimde bu yönetim kaybeder ve yerine iddia ve ülkülerini benimsetenler seçilerek yönetime gelir.
Fakat bizde hiç böyle olmamıştır. Osmanlının bütün kurumlarını , faziletleri dahil inkar ederek kurulan ve inkar üzerine bina edilen cumhuriyet, inkar ettiği Osmanlının siyasi olarak ne kadar yanlışı var ise tamamını bünyesine almıştır. Osmanlının durakladığı yıllarda siyasete askerin müdahalesi ile devlet uzun süren bir yıkılış süreci yaşamış, askerin siyasete bulaşmasının yüzünden milyonlarca gencimiz yok yere şehid olmuş ve vatanımız yüzde doksan toprağını kaybederek bu günkü haline gelmiştir. Balkanlarda en üstün ordu bizde olmasına, eğitim ve silah olarak ve psikolojik olarakta üstün olmamıza rağmen, paşaların ve ordu üst rütbeli subayların siyasi görüşlerinin vatanın birliği ve dirliğinin önüne geçmesi ile, iki saatte yeneceğimiz toplama ordulara hazin bir şekilde yenildik. Türk milletinin maneviyatı bozuldu ve büyük bozgun bize çok pahalıya mal oldu.
Atatürkün sağlığındaki uzun yönetim süresince her yönden atılım yapan ülkemiz, Atatürkün ardından gelen zihniyet ile sanki Türk milletinden intikam alma gibi bir sürece girdi. Seçilen hükümetler Türk milletine hizmet değil, milletin maneviyatı ile uğraşmayı kendisine vazife bildiler. Arada seçilen ve Türk milletinin gönlünü kazananlar ise Osmanlıdan tevarüs eden darbe zihniyeti ile karşı karşıya kalarak her kes kalkınıp modern ülkeler olur iken bizim gerilememize sebeb oldular.
Son yirmi yılına tamgasını vuran, her türlü darbe çabalarına rağmen iktidarda kalan hükümet sayesinde ülke kendine gelmeye ve teknolojik olarak büyük adımlar atılmaya başlandı. Manevi olarak bir toparlanma fazla olmadı isede, kaybettiğimiz vatan topraklarımızda, gönül coğrafyamızda artık biz de varız deme imkanı bulduk. Üst üste yapılan seçimler bütün milletin ve uluslararası kontrol mekanizmalarının huzurunda yapıldı. Muhalefet ise her seçimde kazanan tarafı oy çalmak, oy hırsızlığı yapmak ile suçladı. Bu afaki suçlamaları isbat edecek tek belge sunamadı ise de, aynı istikamette beyanları yerli ve yabancı basın önünde tekrarlamaya devam etti.
Dünyanın her yerinde yapılan seçimlerin sonuçlarının altı ay sonra yayınlandığı ülkeler ile bizdeki seçimden bir saat sonra yayınlanmaya başlayan sonuçları bir tutan, ülkesini güvenilmez bir ülke olarak gösteren bu tavır, ülkemize , milletimize ve devletimize zarar vermeye başladı. Kendi paçasındaki çamuru görmeyen ülke ve milletler bize aynı iddialar ile sözler sarfetmeyeve bizi seçimlerin güvensiz bir ortamda yapıldığı ile ilgili suçlamaya başladılar. Bu sonucun alınmasında ülkesini ve milletini korumak ve kollamak en büyük vazifesi olmak olan siyasilerimizin ulu orta seslendirdikleri asılsız iddialardır.
Türk milletinin ayağa kalkıp, haklarını istediği bir zamanda bizzat kendi içinde iftiralara uğraması, Türk milletinin kaderi olmuş gibi. Dünyada bu kadar ülkesine düşmanlık etmeyi siyaset zan eden zihniyet yoktur. Her gün bir yalan ile gündem oluşturan bu zihniyetin güttüğü siyasi anlayış maalesef artık Türk milletine ve devletine zarar verme yarışına dönmüştür. Nerede tarihi bir düşmanımız var ise bize düşmanlık etmeye devam eden, bu zihniyet bunlarla yurt içinde ve dışında el ele, kol koladır. Milli güvenlik meselesi haline gelen bu yanlışa bir dur demek gerekmektedir. Dünyada yapılan bütün seçimlerden en doğru ve neticesi en hızlı olanlar ülkemde yapılmaktadır. Ülkemde seçim güvenliği gibi bir mesele yoktur. Pkknın zorla oy aldığı günleri özleyenler, bu günkü huzurla oy kullanılan günleri kötüleyerek, eskiye özlemlerini dile getirmiş olduklarını milletin fark etmediğini zan etmektedir Seçim günü yaklaştıkça, kendi aralarında birbirlerine olan güvenlerinin sıfır olduğu bu ittifak asılsız seçim güvenliği meselesini diline dolayarak kaybettikleri seçimleri bu yalanlarına dayandırma gayretindedir. Bu iddiaları seslendirenler hakkında her hangi bir işlem yapılmamaktadır. Ümitsiz olduğumu ve maalesef ülkemde bu niyeti ve ciddiyeti görmediğimi de ifade etmek isterim. Rabbim inşallah aziz Türk milletinin kalkınmasına ket vurmak isteyenlere fırsat vermesin. Vesselam.