“Suruç; Şengal’dan Geldik, Ezidi Kürdüz Yalanının Bittiği Yer”

Başta Amerika olmak üzere aziz Türk milletini bölüp parçalamak ve fitne ile dağıtmak için çabalayan bütün İslam düşmanlarının kullandığı ve nerede ise kendi yalanlarına kendilerinin de inanmaya başladığı günlerde öyle hadiseler zuhur etmeye başladı ki, insanın aklına daima Kur’anı Hakim deki ayetler geliyor. Rabbim o ayetlerin birisinde Müslümanlara tuzak kuranlara, biz tuzak kuranların tuzaklarını başlarına geçirecek en büyük tuzak bozucusuyuz diye bildirmiştir.Bu ayetin kerimenin manasını yaşadığımız yıllardayız.

      Ülkemizin doğu ve güneydoğusunu da içine alan coğrafyalar da  ceddimizin kurmuş olduğu devletler resmi dilin farsça olması neticesinde bu devletlerin yaşadığı coğrafyada onlarca karma konuşma dili meydana gelmiştir. Bu diller en çok etkilendikleri farsça ve daha sonra Arapçanın etkisi ile kendi kültürünü de bu insanlar üzerinde hakim kılarak, onları aziz Türk milletinden koparacak raddeye gelmiştir. Örf ve adetlerinin, aşiret ve köy isimlerinin kolay kolay değişmemesi neticesinde bu uzun zaman içinde bazı kardeşlerimiz kaybolsa da büyük çoğunluk aslını korumayı başarmıştır.

       Bir devlet düşünün, kendisi Türk dilli bir millet iken, kurduğu devlette resmi dil olarak Farsçayı kullanmış ve bu kullanım hem edebiyat ve hem de konuşma diline etki ederek, Türkçenin karma bir dil haline gelmesine sebeb olmuştur. Bu karma dil zaman içinde Farsçadan cümle ve dil kurallarını ve bütün rakamları da alarak tamamen başka bir dil hüviyetine bürünmüş ve en çok etkilendiği fars kültüründen bazı öğeler de almıştır. Bu kültür ve dil değişmesi bu insanları bizzat kendi kardeşleri ile aralarına mesafe koyup kendilerini başka bir millet zan etmelerine sebeb olmuş, aradan geçen yüzlerce yıl sonunda bu oluşum unutulup bizzat kendi devletleri bu insanlara başka bir millet muamelesi yapar olmuştur. Rabbime şükürler olsun ki bu yıkım ve unutma zamanlarında, insanlar atalarının isimlerini, yurt ve arazi isimlerini ve aşiret isimlerini büyük oranda muhafaza etmişler. Bizzat bu yıkıma sebeb olan devlet ise yaptığı vergi ve diğer kayıtlarda bu insanlar başka bir hüviyet kazanmadan bunların asıllarını yazmış ve kayıt altına almıştır. İşte bu kayıtlar bu gün kendilerini kürt , arap veya zaza zan eden Türkmen kardeşlerimizi bizden alıp bize karşı kullanan Türk düşmanlarının elini zayıflatmakta ve kayıp kardeşlerimize tekrar kavuşma imkanı vermektedir.

    Bu süreçte devletimizi yanımızda görmemekteyiz. Maalasef bu yanlış gidişe dur diyecek bir devlet gücü ve kararını görmemekte ve bazı an tam tersi bir uygulama ile bu ayrışmayı arttıracak çabaları bizzat devleti temsil makamındakiler  yapmaktadır. Bu bölgede yaşayan ve aslını unutmayan insanların çabaları ve kurdukları Türkmen dernekleri vasıtası ile bu yanlış ve elim gidişi durdurmak isteyenlere bizzat devletin yardım etmesi gerekir iken, devletin içine sızmış bölücü ve satılmışlar bu gönüllü hizmete de engel olmak için çalışmaktadırlar. Fakat Allahımıza şükürler olsun ki herkes hain ve ğafil değil. Bizzat gönüllü olarak çalışıp dernek kurup, veya bizzat kendi gayreti ile çalışanlar yanında artık devlet erkini de bu yanlışın karşısında az da olsa görmekten mutluyuz. Kurduğumuz Yörük ve Türkmen  derneklerine devletin ve belediyelerin yardımını görmekten mutluyuz. Aramıza kırk yılı aşkındır kan giren bu kardeşlerimiz ile yavaş yavaş kucaklaşmakta ve herkes yahu biz de Türkmenmişiz, nasıl bu ğaflete düştük ve kendi devletimize ve bayrağımıza düşman edildik demeye ve tekrar ayyıldızlı al bayrağın altında yerlerini almaya başlamışlardır.

       Hatırlayın afrin harekatı yapılır iken o bölgedeki yerleşim yerlerinin bir kısmının yer ve köy isimlerini yazmıştım. Yüzde doksanı Türkçe boy ve aile ismini taşıyan bu köylerin ahalisi bu isimleri verenler, bizzat kendileri bu isimlerin manasını unutmuş kendilerini arap veya kürt zannetmektedirler. Karkın köyünün mepsupları bir oğuz boyu ismini taşıdıklarını ve Türk olduklarını unutmuş, kendilerini arap, köylerinin ismini de manasını unuttukları arapça bir isim olarak bilmektedirler. Devletimizinden ister yurt içinde ve ister ise yurt dışında ki bu vahim gidişe bir dur diyecek, din kardeşi olduğumuz bu insanlar ile aslında aynı milletin bir parçası olduğumuzu ortaya koyacak çalışmalar yapmasını bekliyoruz.

    Bu yazıyı yazmamın asıl sebebine gelir isek. Bayramın yaklaştığı bir sırada, urfamın güzel ilçesi Suruç ta ikamet eden değerli milletvekili ve büyük bir Türkmen aşiretinin güzel temsilcisi sn.Halil İbrahim Yıldız bey ve yakınlarına elim bir saldırı vuku bulmuştur. Bu saldırı bu güzel insanların nezdinde aziz Türk milletine yapılmıştır. Fitne ve bölücülüğün kırk yıldır kaynattığı kazanda pişirilen fesat insanlar maaselef bizzat kendi kardeşlerine elin adamlarının emri ile tuzak kurmuş ve Türk milletinin bu güzel insanlarının kanını akıtmışlardır. Her siyasi gibi bu kardeşlerimizde bayram tebriği ve siyasi nezaket gereği esnaf ziyaretlerini yapar iken, bu kendini unutan, Türkmen olduğu halde kendisinin nereden geldiğini ve kim olduğunu unutan ve Türk düşmanlarının oyuncağı olan bu kişiler, ziyaret edenlere hakaret ile biz hdp liyiz bizi bildiğiniz halde bu ziyaretinizi kabul etmeyiz diyerek , hakarete varacak şekilde tartışmışlar ve önceden tasarladıkları şekilde dükkan içinden korumasız ve böyle bir saldırı beklemeyen bu insanlara ateş etmişler ve milletvekilimizin ağabeyi kardeşini korur iken şehid düşmüş ve yanındakilerden ona yakın insan ise çeşitli yerlerinden yaralanmışlardır.

      Bu ateş edip kaçan zanlılardan iki tanesi sokak aralarında kendilerini kovalayanlar tarafından öldürülmüş ve cenazeleri Suruç taki bir hastaneye kaldırılmıştır. İşin en vahim ve insanlarda şüphe uyandıran kısmı ise bu andan sonra yaşanmıştır.Binlerce kişinin ayağa kalktığı ve insanların şuurunu yitirdiği bir anda devlet aklının yerinde ve şuurlu olması beklenir iken tam tersi yapılmış ve yaralılar ve onları vuranların cenazeleri aynı hastahaneye götürülerek bu insanların orada tekrar karşı karşıya gelmeleri sağlanmış, ölen iki kişinin babasının hastahaneye gelmesi ile orada bekleyenler bu kişiyi de hastahane önünde linç etmişler ve hadise daha da büyümüştür. En aklı kısa bir adam dahi bu hatayı yapmaz. Sayın vali veya emniyetten her kim sorumlu ise bu yapılanı nasıl izah edeceklerdir, her kes cevabını beklemektedir.urfamızda hastahane kıtlığı yoktur. Sıcağı sıcağına karşılıklı hasım olan insanlar aynı hastahaneye kaldırılır ise bunda bir bit yeniğini her kes arar.

     Bu kadar büyük bir saldırıdan sonra, sayın vekilimizi korumak için silahları ile tedbir alan gençlerin ellerinden silahlarını alan emniyet mensupları ise korumakta aciz kaldıkları bu insanların  tekrar bir saldırı olması halinde kendilerini korumalarına engel olmuşlardır. Allah tan aklı selim galip gelmiş ve hadiseler tekrar zuhur etmemiştir. Yazımın başında bölücü fitne demiştim hatırlar iseniz. Bu vekilimizi vuran ve bayrağımıza düşman olan  insanların da aslının Türkmen olması bu hadisenin en acı kısmıdır. 1512 lü yıllarda devlet tarfından iskan edilen bu insanlar Konya’dan Suruç ve Harran ile   başta ayn-el arap (koban) olmak üzere  suriyenin bir kısım yerine yerleştirilen kurubey Türkmenlerine mensup insanlardır.Bu insanların beyi şahin bey de onlar ile beraber gelen alaeddinli oymağının beyi idi. Suruçta ikamet edenler kendilerini kürt ve ezidi yalanı ile kandıranlara inanmış ve bu elim hadisenin yaşanmasına sebeb olmuşlar iken, bizzat emmioğulları olan, Harran ve Akçakale de yaşayan kurubeyliler ise aziz Türk bayrağının altında MHP teşkilatının omurgasını teşkil edecek kadar şuurlu insanlar olarak hayatlarını devam ettirmektedirler. Bu acı hadisenin müsebbibi pkk dır ve sebebi de  pkk’ nın  son zamanlarda devletin karşısında düşmüş olduğu acıklı halin intikamını almak istemesidir.

     Gönüllü olarak çalışan kardeşlerimiz sayesinde bu aşiretler tekrar aslına rücu etmekte ve devletlerine ve bayraklarına sahip çıkmaktalar ve bu yapılanlar ise Türk düşmanlarını çıldırtmakta ve gözlerini kan bürümektedir. Şeyisalı, seyhis ismi ile bilinen ve  gazi Antep ve diğer şehirlerimizde isalı veya eseli oymağı ismi ile anılan, oğuzun beğdilli boyuna mensup bu Türkmen kardeşlerimiz nerede ise beş yıldır suruçta devletimizin dahi koruyamaz olduğu Türk bayrağına sahip çıkmışlar ve bayrağımızı suruçun meydanına dikmişler ve göz dikenin gözünü çıkaracaklarını söylemiş yiğit insanlardır. Bunlara yapılan saldırının sebebi  ise, artık şengal den geldik ezidi kürdüz yalanının etkisini yitirmeye başlamasını sağlayan bu çalışmalardır.

    Bayramın üçüncü günü saat sekizde K.maraş’tan yola çıktım. Değerli Türkmen beyi kardeşim ve fedakar insan Ferhat Şahin beyim ile Gaziantep de buluştum. Onunla beraber Birecik ilçemize gelip orada büyük tarihçi ve sosyolog genç kardeşim Murat Salih Bezirgan beyimiz ve yine karakeçili Türkmeni olan Sayın Mehmet Kurt kardeşim ile buluşup urfa’ya doğru yola çıktık. Suruç ile Birecik arasında mukim ketiken, ketikan, ketiler, ketken, ket ler, kötü ler ismi ile vergi kayıtları olan Türkmen olduğu halde bu ezidi yalanı ile ifsad edilip pkk ya sempati beslediklerini öğrenmiş olduğumuz köylerin içinden geçerek, oğuzun döğer boyuna mensup olan ve civarda tek olan zerkanlı, zırkanlı ismi ile tesmiye olunan köye vasıl olduk. Burada bıyıklarına bütün Türk düşmanlarını asmaya hazır bir yiğit Türkmen beyi olan genç kardeşim Nedim Ataş bey ile buluştuk. Nedim beyi arayanlar Türkiye de en kolay bir şekilde bulunacak insan olduğunu bilmelidirler.Nedim beyim büyük tehdit altında olan bu köyler içinde evinin damına ve önüne astığı büyük Türk bayrağı ve Milliyetçi Hareket Partisinin ecdat yadigarı üç Hilallı kocaman bayrağı ile aziz Türk milletinin korkusuz bir evladı olarak bulunmaktadır. Kendisini tanımaktan büyük mutluluk duydum. Buradan onu da yanımıza alarak, ceritli (Avşar) köylerinden geçerek bir diğer Türkmen beyi olan ve defalarca sögütte birlikte olduğum Şeyho Öztürk bey ile buluştuk. Kendisi Suruç ilçemizin dernek kuran beylerinden birisidir. Yörük ve Türkmen dayanışma ve yardımlaşma derneğinin başkanıdır. Kendisinden derneğine Avşar ismini ilave etmesini rica ederek vedalaştık. Aziz Türk milletinin bir diğer gür sesi de Şeyho Öztürk beyimizdir. Kendisinden biz memnunuz, Rabbimde memnun olsun.Şeyho begimizin gök rengi gözlerinde doğu Türkistanın  gök renkli bayrağını gördüğümüzü , doğu Türkistanlı kardeşlerimiz bilsinler.

      Daha sonra yola devam ederek, Suruç ilçemize vasıl olduk. Büyük acıların yaşanmaya devam ettiği taziye yerine ulaştık. Burada başta vekilimiz sayın Halil İbrahim Yıldız bey ve ağabeyleri ile küçük kardeşlerine ve akrabalarına ve Suruçlulara başsağlığı diledik. Orada edindiğimiz bilgiyi de burada söylemeden geçmeyeceğim. Suruçlular devlet başkanımız sayın Recep Tayyip Beyden, suruç’a gönderilen ister belediye başkanı ister ise kaymakam ve emniyet mensuplarının özel olarak seçilmesini istiyorlar. Devletini ve aziz Türk milletini önceleyen, önceliği aziz Türk milleti olan, vatanperver ve fedakar devlet temsilcileri istiyorlar. Neme lazımcı ve idare-i maslahat eden insanları istemiyorlar. Bu acı hadiselerin yaşanmasında devlet kurumunu temsil eden insanların ihmalinin ve ilgisizliğinin olduğunu söylüyorlar. Urfamızın ve doğudaki diğer kayyum atanan yerlerdeki devlet hizmetlerini görüyorlar ve suruçta bu hizmetlerin hiç birisinin yapılmadığını söylüyorlar. Bu husus burada devletimize olan bağın ve ilginin artmasına hizmet etmiyor malumunuzdur.

     Devlet büyüklerimizden bu şikayet konularını hassasiyetle ele almalarını istirham ediyoruz.  Başta şeyh isalı ve Hacı hıdırlı Türkmen aşiretleri olmak üzere, Kayı boyu karakeçili ve Avşar ceritli oymakları ve bayat, karkın, Avşar, döğer,yazır v.s bütün Türkmen oymaklarının kaynaştığı güzel ilçemiz Suruç’umuz tam bir Türkmen kaynağı iken, taa Osmanlıdan itibaren ihmal ve inkar ile kendilerini Türkten başka bir millet zan etmeleri için bu insanlara her şey yapılmıştır. Yılladır batı kaynaklı yalan tarih dilden dile öğretilmiş ve pırıl pırıl Türkmen olan bu insanlar her yerde biz şengalden geldik ezidi kürdüz sözünü söyler edilmiştir. Şengalin her yeri insan olsa bu kadar nüfusun oradan nasıl çıktığını bu insanlar hiç düşünmemişler ve ezidi denilen inancın bir İslam inancı, aynı zamanda imam şafi hz. İle aynı okuldan mezun olan emevi asıllı Adüyy bin müsafir isimli bir kişi tarafından kurulan bir tarikat olduğu ve kuranların arap olduğu gerçeğini hiç öğrenmeden, yalan ve uydurma bir kürt tarihi bu insanlara kendi tarihini öğretmekten aciz milli eğitim bakanlıklarımızın gözü önünde öğretilmiştir.

   Bir devlet kendi tarihini yalan üstüne bina eder ve yalanlar öğretmeye kalkar, kendi ceddinin şanlı tarihini inkar üstüne bir eğitim yapar ise düşmanları boş dururmu. Bu boşluğu icad ettikleri bir  millet ve yalan bir tarih üzerinden ifsad eder. Zerdüştlüğü ve ezidiliği kullanarak Müslüman bir milletin içinden gayrimüslim bir başka millet meydana getirmek için verilen uğraşlar netice vermiş ve kendi insanımız kendi milletine ve bayrağına düşman edilmiştir. Bu yanlışta vebalı olanlar ve bu yanlışı hala görmeden kürt kardeşlerimiz sözü ile kendilerince böyle söyleyerek işin içinden çıkabileceği telkin edilen devletliler ile bu iş olmaz, olmuyorda. Eyy Türk devletini yönetmek için talip olanlar, iyi duyunuz. Sizin Kürt ve başka bir millet olarak gördüğünüz ve İslam dairesi içinde güya İslam kardeşliği ile birlik saglamak istediğiniz bu insanlar zaten bizim öz be öz kardeşimiz. Sizin inanmadan söylediğiniz bu kardeşlik sözlerinize ihtiyacımız yok. Siz bize gelin, bizi dinleyin ve aslen ve neslen kardeşimiz olan bu insanları tekrar aziz Türk milletine kazandıracak çalışmaları sizlere tavsiye edelim. Bizi dinlemeden, benliğini kaybetmiş, asimile olmuş, kendisine güya kanaat önderi sıfatı verilen bölücü zihniyete her an emr et diyecek insanları bizim adımıza temsilci kabul etmekten vazgeçiniz.

        Tekrar şeyh isali beylirime baş sağlığı diliyorum. Allah aziz ve necip Türk milletinin birlik ve bütünlüğüne göz dikmiş hainlere fırsat vermesin. Rabbim mazlumların göz dikip, ümut bağladığı milletimizin yar ve yardımcısı olsun inşallah. Her şey Rabbimin rızası içindir. Vesselam.

 Not: Türkmen beyleri ve yer isimleri ve şahıs isimleri üzerine benden çok bilgili olan, yeğenim Murat Salih Bezirgan beyimin katkıları ile bu yazıyı hazırladım. Ona bu büyük katkıları için teşekkür ediyorum. Aziz Türk milleti Murat gibi gençlere sahip oldukça hiç kimsenin bizi bölmeye gücü yetmeyecektir.Yanlışlarım var ise benimdir.