Geçtiğimiz günlerde şehrimizin tanıtılmasında ve gelişiminde sahada gece gündüz demeden fedakârca çalışan gazeteci meslektaşlarımız ile masa başı gazetecilerin bir birinden ayırt edilmesi amacıyla bir köşe yazısını ele almıştım.

Buradaki temel amacım, basın hizmeti verdiğini düşünenler ile gece gündüz demeden fedakarca çalışan, işinin hakkını veren gazetecilerin fazlasıyla hak ettikleri itibarın gösterilmesine katkı sunmaktı. Bu vesile ile Kurumlar ile STK’ ları liyakate uygun davranmaya davet etmiştim.

Fakat bazı fırsatçılar, yazımızı bize karşı kullanarak, meslektaşlarımız ve bize yol gösteren ağabeylerimizle aramızı açmak için suyu bulandırmaya çalıştı.

Hizmetinde olduğu aklın ekmeğine yağ sürdü.

Ayrıca belirtmekte yarar görüyorum, eleştirmek gazetecinin işinin bir parçasıdır. Buradaki haklı eleştirimde bazı arkadaşların bu işi daha iyiye taşımalarına vesile olmak için kaleme aldım. Bazı zihniyeti karanlık arkadaşlar yazımızı eleştirmek için değil de karalama kampanyası başlatmak için işe koyuldular.

Ben, dürüst, namuslu, işinde, ekmeğinde olan meslektaşlarımıza söz söylemedim, aksine onların hakkını, hukukunu savundum.

Bir haber sitesi kurup, oturduğu yerden masa başında kopyala yapıştır yaparak habercilik yaptığını sananları eleştirdim.

Belli ki; bu yazı aktif olarak sahada boy gösteren bazı had bilmez arkadaşları da rahatsız etmiş.

Neden rahatsız ettiğini de anlamadım açıkçası. Çünkü onlarda her fırsatta; ‘MASA BAŞI GAZETECİLERİN ÇOKLUĞUNDAN’ yakınan tipler.

 Hal böyle iken niye saldırıya geçtiler, anlamak güç. 

 İnsanın akılına türlü şeyler geliyor.

‘Yarası olan gocunmuş’ demek ki; onlarda kendini ‘MASA BAŞI’ sınıfına koymuş.’ diye geçiriyorum içimden.

Geriye başka ihtimal kalmıyor çünkü.

Şu ayrıntıya da vermeden geçemeyeceğim.

BANA SALDIRAN İFRİT DÜŞÜNCELERİN 2’SİNİN DE ESKİDEN AYNI KURUMDA ÇALIŞMASI İLGİNÇ DEĞİL Mİ?

Önce biri basın toplantısında yanıma sokuluyor, ertesi gün diğeri ‘SAHİBİNİN SESİYLE’ KÖŞESİNDEN BANA SALDIRIYOR.

Mevlana hazretlerine sormuşlar; ‘O kadar okursun, o kadar yazarsın, NE BİLİRSİN DİYE?’

Hazret; ‘HADDİMİ’ demiş.

Çok şükür bizde her daim ‘HADDİMİZİ’ bilmesini hayat düsturu edindik. Çünkü Allah, ‘Haddi aşanları’ sevmez.

Lakin, ‘HADDİNİ BİLMEYENE HAD BİLDİRMEK, ÖKSÜZE KAFTAN GİYDİRMEK GİBİDİR.’

Size biraz ayrıntı vereyim…

Bize saldıran bu hadsizlerin başında günlük yayınlanan yerel gazetelerin birinde çalışan PİYASANIN FİYAKALI GAZETECİSİ geliyor.

Yada düzeltelim…

Eskinin FİYAKALISI

Şimdinin… aman neyse siz ne derseniz deyin işte, ben bir yere oturtamadım…

Bu kişi vaktinde, uzun yıllar çalıştığı gazetesinden kovulmuş, yada ayrılmış, siz ne derseniz deyin önemli değil. Bir anda sesi soluğu kesilmiş; ‘Yerinden oynayan 70 kazaya uğrar’ hesabı, kapı kapı dilendikten sonra hasbelkader şimdiki gazetesine girebilmişti.

Anlaşılan o ki; eski günlerine özlem duyuyor, Eskinin FİYAKALISI

Aksi halde etrafa salyalar akıtarak kimseye saldırmazdı, kanaatimce.

-------------------------------------------------------

SAHİBİNİN SESİ OLAN kardeşimize gelince.

Ona da bir çift lafım var, Bulanık zihni biraz aydınlansın diye.

Yoksa kale aldığımdan değil…

Aklınca bize gazetecilik dersi vermeye çalışmış, gazetecilerin hakkını savunmaktan, meslek büyüklerine saygıdan dem vurmuş.

Siz hiç çöplükte kuş cıvıltısı duydunuz mu? 

Bu LAKIRDILAR, söyleyenin ağzına yakışmamış.

Çünkü;

SAHİBİNİN SESİ OLAN BU KARDEŞİMİZ, arkasına almaya çalıştığı cemiyetten daha geçtiğimiz aylarda ‘Gördüğüm lüzum üzerine’ diyerek, istifa etti.

‘Meslek büyüklerim’ dediği gazeteciler, cemiyetin yönetiminde değil mi?

Kafasını bir yerlere çapmış olmalı ki; bugün meslek büyükleri ve üyesi olmadığı cemiyet aklına gelmiş.  

ÇIKMIŞ, ELEŞTİRİ BOMBARDIMANINA TUTTUĞU CEMİYETİN ARKASINA SIĞINIYOR. 

Çok ilginç değil mi?

Belli ki ucuz kahramanlığa soyunmuş.

Belki de; 

Benim üzerimden cemiyete de laf çakıp, SİNSİCE, bir taşla iki kuş vuruma hesabı da yapmış olabilir.

Sevimli görünmek için İFTİRA VE HEZEYAN DOLU yazısını, şiir ve fıkrayla süsleyerek bitirmiş bu arkadaş.

Bende ona kendi dili ile nokta koymak isterim.

Kendisine tavsiyem;

Aşık Mahzuni Şerif’in, vaktin birinde bir kabadayı için yazdığı türküyü dinlemesi.

Türkü’nün adı da; ‘BANA DÖNEK DEMİŞ İTİN BİRİSİ’

AMAN YANLIŞ ANLAŞILMASIN!

Türkünün adı bu… Yazan usta öyle takdir etmiş. Bizde dinlemek düşer.

---------------------------------------------------------

Bu memlekette hizmet eden, gerçek habercilik yapan gençlere hak ettikleri saygı ve itibarı verin.

Gazete dağıtarak başladığı mesleğinde bugün memleketin saygın gazetecileri arasında yerini almış arkadaşlarımız var.

Takdir etmek gerek.

Kervana katılacak gazetecileri de uzaydan beklemeyin.

Ama nerden geldiğini unutmuş, kendini bilmez FİYAKASIZ GAZETECİ, bu şehirdeki yeni filizlenen gazetecilik adına, güzide çalışmalar yapan meslektaşlarımızdan bir haber.

Sözde basın camiasının en iyisi, kendince tabi.

Yada kendinin bildiği bizim bilmediğimiz bir takım gerçekler var.  

Bir toplantıda laf ebeliği yaparak; ‘burada çer çöp var mı? Diye’ sorma gereği duyuyor. Adama ‘hayırdır’ demezler mi? Kalkmış benim gazeteciliğimi sorguluyor.

Ben kimim biliyor musun?

Ben bu memlekete yıllardır hizmet etmiş, emeği geçmiş, memleketin markalarının çoğalmasına katkı sunmuş, Dünya Gazetesi gibi markada muhabirlik yapmış, şehrimizin önde gelen gazetecilerinden Ali Eskalen abi ile yol yürümüş, meslek büyüklerine hürmet’te kusur etmeyen, küçüğüne sevgi gösteren bir gazeteciyim.

Bunu da tüm meslektaşlarım bilir.

Ben kimim biliyor musun?

Tek başıma 32 sayfa gazete çıkartan biriyim.

İçerisinde 40’a yakın kamu yararına yapılmış özel haber var.

Al bir göz at. Kim olduğumu öğrenirsin.

Şimdi sana buradan soruyorum; FİYAKASI SÖNÜK GAZETECİ

Köşe yazımı nerenle okudun?

Karanlık fikirler adına Seni kim sözcü tayin etti?

Buradan çıkarın ne?

Sen çıkarın olmadan adım atmazsın, bunu cümle alem bilir.

Mademki yazımı eleştiriyorsun; kamu adına bu şehirde her gün özel haber yapan yada haftada en az bir kez iktisadi yazı yazan kaç gazeteci tanıyorsun?

Ben sırtını siyasete ve kamu ihale ilanlarına dayayan gazeteci değilim.  Bunu sakın unutma.

Seni sitemize davet ediyorum. Lütfen her gün gir. Birkaç medyada bulabileceğin özgün haberleri okuyarak tadını çıkart.

Sana benden tavsiye;

Boşu boşuna yaltaklık yapacağım diye, gereksiz insanların avukatlığa soyunma.

Ama sende onlardan biriysen zaten diyecek lafımız yok.

---------------------------------------------------------------------

Huzurlarınızdan ayrılmadan şu bilgiyi de sizlerle paylaşma gereği duydum.

Anadolupress medya kuruluşu adına başlatılan karalama kampanyaları ve hakaret içerikli yazı yazanlar için adli makamlara gerekli suç duyurusunda bulunuldu.

Yayın kuruluşumuz, her türlü eleştiriye açık.

Ancak bazı site ve gazetede hakkımızda çıkan yazılar amacını aştı.

Kişilik haklarımıza hakaret edildi, iftiralar atıldı.

Bunun basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmemiz, sessiz kalmamız beklenemez.  

Yazan ve yayınlayanlara aynı çirkeflikte cevap vermek bize ve basın ahlakına yakışmaz.

Biz bize yakışanı yapıp, bu kişi ve kurumlar hakkında maddi ve manevi yasal işlem başlattık.

Bakalım önümüzdeki günler ne getirir, ne götürür.

Eğer buradan bir tazminat hak edersem, sizlerin huzurunda söz veriyorum; Bu para ile çarşının göbeğinde bedava dondurma dağıttıracağım.

Haydi kalın sağlıcakla.