CHP vites değiştirmeye başladı.
Tek parti döneminin köhnemiş, ilkel, halka yabancı olan siyaset anlayışından hızla uzaklaşarak millete yöneliyor.
Dinle barışık olmasa da, geçmişiyle yüzleşme adına halkın sesine kulak veren CHP, iktidarın oluşturduğu boşluktan sıyrılarak, hızla merkeze oturmaya çalışıyor. Ak Parti 20 yıllık siyasi hayatında, her seçimde CHP’yi tuş etmeyi ve sandığa gömmeyi başardı. FETÖ ve ABD tarafından, kasetle getirilen Kılıçdaroğlu, Ak Parti’ye yönelik çaplı bir hamle başlattı. Anlaşılan; danışmanları CHP liderine, “efendim, hep Ak Parti’yi eleştiriyoruz ama, kendi yapacağımız icraat ve reformlardan bahsetmiyoruz” demiş olmalılar ki, KIlıçdaroğlu; esnaf, çiftçi ve şoförler olmak üzere, damardan konuşmaya ve iktidara geldiklerinde yapacaklarını deklare etmeye başladı. Şimdi Ak Parti’nin işi daha zor.20 yıl boyunca; karşısında kem küm eden, hiçbir içeriği olmayan muhalefet yok artık. Piyasa, Pazar, market, petrol, elektrik cep yakıyor. Tencere kaynamaz ise, bu millet Reis de olsa, sandıkta gereğini yapar. Dolayısıyla Ak Parti’nin, çok geniş çaplı bir özeleştiri yapıp, henüz fırsat varken, bu pahalılığı durdurması ve üretime yönelmesi, ihracat-ithalat dengesini sağlaması gerekmektedir.
Kılıçdaroğlu: “Ben sizin oylarınıza değil, dertlerinize talibim' diyor. Kime diyor bunu? Nakliyecilere, şoför esnafına söylüyor. Türkiye’nin ulaşım sorunu şoförlerin sırtında. Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin farklı illerine giderek nakliyeciler, kamyon ve tır şoförleriyle buluşuyor. CHP, otomobil fabrikası kuracağını, 9 saat yol giden şoförlerin dinlenmesi için tesisler kuracağını vaad ediyor. Çiftçilere sesleniyor, memura yol haritası çiziyor.
Türkiye’de, CHP’nin % 25’lik kemikleşmiş bir oyu var. Bundan sonrasında, iktidara gelebilmesi için, Ak Parti’ye küserek kararsızlar havzasında bekleyen seçmenin ve gençlerin oyunu alması gerekiyor. 30 yaş altı gençlik, gözünü açtı Ak Parti’yi gördü. Eski Türkiye’nin koalisyon iktidarlarını, banka hortumlayan siyasetçilerini, mazot kuyruklarını, hastanelerin rezilliğini görmediği için, geçmişle şimdinin ve geleceğin kıyasını yapma imkanından mahrum. Ak Parti iktidara gelinceye kadar sağlık sektörü adeta felç durumdaydı. Bir garibanın hastası olduğunda, eğer parası yoksa, hastanede rehin alınırdı. Şimdi dağ başında rahatsızlanan çobana helikopter ambulans indiriyor, devlet. Oto yollar, barajlar, hava limanları, şehir hastaneleri ve üniversiteler açıldı. İnanç ve özgürlüklerin önündeki tüm engeller kaldırıldı. 10 yılda bir darbe yapan vesayet bitirildi. 90’lı yıllarda, ismi Sütçü İmam olan üniversiteye, bırakın başörtülü öğrencinin girmesini, öğrencinin başörtülü olan yakınları dahi giremiyordu. Ak Parti bedel ödeyerek geldi bu günlere. İktidardayken, partisi kapatılmakla karşı karşıya geldi. Fetö, ABD’den aldığı destekle 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirdi. Gezi olayları düzenlendi. 15 Temmuzda yapamadıklarını sınır ötesi operasyonlarla yapmaya çalıştılar. Yetmedi, Biden ve Avrupa ülkelerinin desteğiyle ekonomik darbe yaptılar. Sel felaketleri, depremler, terör, salgın hastalık derken bugünlere geldik. Bunca devrim niteliğinde hizmetlere rağmen, Ak Parti, büyük bir eleştiri bombardımanı altında. Ak Parti seçmeni, kararsız bir şekilde bekliyor. Yapılan bunca reform ve özgürlüklere rağmen, tabanda bir mutsuzluk var. Hiçbir şey yapmadıkları halde, mezarlıklara koydukları ibrik ve karton bardakla gündemde kalmayı başaran muhalefet, nerden yaklaşacağını ve söylem dilini iyi kullanmayı beceriyor.
Soru şu: Ak Parti, bu cendereden nasıl çıkacak? Bunu da diğer yazımızda ele alalım.