O kader gecesi, Türk halkının da geleceğinin sorumluluğunu üstlendiği gündür. Tankları çıplak elleriyle durduran şanlı bir ulusun destansı hikayesini anlatmak için bu hafta pek çok etkinlik gerçekleşecek.
15 Temmuz 2016 gecesi ve sonrasından bahsetmek, sosyalleşmemizin ve ortak hafızamızın vazgeçilmez bir parçası olmalı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye'yi kaosa ve işgale sürüklemeye çalışan darbecilere karşı meydanları yağmalama çağrısına cevap verenlerin olduğunu asla unutmamalıyız.
15 Temmuz destanını ve demokrasi tarihimizdeki müstesna yerini gururla anmaktan çekinmemeliyiz. Güzel ülkemizin Suriye'ye dönüşmesine engel olan şehitlerimizi ve gazilerimizi minnetle anıyoruz.
Yenikapı ruhunda "demokrasi nöbeti" ihtiyatını "toplum sözleşmesi" anlayışıyla harmanlayalım.
Unutulmaz kahramanlarımızı bir gelenek olarak, ancak kalıcı bir tutkuyla kutlayalım. Devletimizle birlikte milletimizin ve demokrasi savunmamızın sembolü olarak hatırlayalım.
Dış güçlere hizmet eden Gülenci Terör Grubu'nun (FETÖ) amacı, Türkiye'yi yolunda durdurmaktı. Türkiye'nin uluslararası konumunu yükseltme girişiminin birçok ülkeyi rahatsız ettiği bir sır değil. Bu partiler 2013'ten itibaren yurtiçinde ve yurtdışında türbülansı körüklemeye çalıştı.
Zor bir gündem
Türkiye bu girişimleri engellemekle kalmamış, Suriye, Irak, Libya ve Doğu Akdeniz'de de önemli adımlar atmıştır. DEAŞ, PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerine karşı aktif olarak savaştı ve proaktif bir dış politika ile uluslararası rolünü pekiştirdi.
Son beş yılı değerlendirdiğimizde, Türkiye'nin FETÖ ve darbecilerle mücadelede çok şey başardığını, ancak henüz işimizin bitmedi.
FETÖ elebaşısının Pensilvanya'da rahatça yaşamaya devam etmesi, örgütünün yabancı istihbarat servisleri için yararlı bir araç olmaya devam ettiğini gösteriyor.
15 Temmuz'da demokrasiyi destekleyemeyen Batılı hükümetlerin FETÖ'cüleri barındırmaya devam etmesi, önlerinde daha uzun bir yol olduğunun sinyallerini veriyor.
FETÖ'nün planları
Bugün bu örgüt, 2023 seçimlerinden sonra “paralel bir devlet” yaratmak için yeni fırsatlar bulmayı umuyor.
Erdoğan'ın güneydoğudaki Diyarbakır halkına yaptığı son konuşma, Türkiye'nin hala “büyük zorluklarla” karşılaşabileceğini gösteriyor.
Diğer bir deyişle, Türkiye yeni uluslararası konumunu geri dönüşü olmayan noktanın ötesine henüz sağlamlaştırmış değil.
Bu hedefe ulaşmak için Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda Yenikapı ruhuna göre yönetilmesi gerekiyor...
Vatandaşlık duygusunu geliştirmeliyiz ki darbecilerden hesap sorulsun ve milletimizin geleceğinde hiçbir şekilde, biçimde ve biçimde darbelere yer kalmasın.
Lütfen uyarılarımı Türkiye'nin bekası ile ilgili korkuları körüklemekle karıştırmayın.
Demokrasiler, geçmiş hatalardan ders alırlarsa bu tür endişeleri giderebilir.
Ne yazık ki ana muhalefet partisi darbecilere karşı mücadeleyi bir mazeret olarak niteleyerek Yenikapı ruhuna ihanet etmiştir.