Ağrı toplumda sıkça duyulan bir sözcükten fazlası oluyor bazen hayatımızda. Kimileri şiddetli ağrılarla kimileri daha yüzeysel ağrılarla baş etmeyi öğrenmek zorunda kalıyor. Hiç merak edip baktınız mı acaba ağrı nedir? Ağrının gelişimi, ilerleyişi nasıldır. Ağrı kesiciler olmadan ağrılar geçmez mi? Hepsinin cevabı işte bu ayki yazımızda.
Ağrı Uluslararası Ağrı Araştırmalarının Teşkilatı’na (International Association for the Study of Pain=IASP) göre ağrı; “Var olan veya olası doku hasarına eslik eden veya bu hasar ile tanımlanabilen, hoşa gitmeyen duysal ve emosyonel deneyim” ve“Ağrı bir korunma mekanizması” olarak tanımlanmaktadır.
Bu tanıma göre ağrı, bir duyum ve hoşa gitmeyen yapıda olduğundan her zaman özneldir. Bu nedenle ağrı deneyimini değerlendirirken hem fiziksel hem de fiziksel olmayan bileşenlerini birlikte göz önünde tutmak gerekir. Ağrı aslında bir kavramdır ve kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterir, çünkü birçok faktör (cinsiyet, din, dil, ırk, sosyokültürel çevre...) ağrı eşiğini, dolayısıyla da ağrılı uyarana tepkiyi belirler. Bu bakımdan hekimler tarafından ağrı gerçek olarak ele alınmalı, objektif bir bulgu tespit edilmese bile hemen psikolojik olarak değerlendirilmemelidir.
Örneğin bir beyin cerrahı için ağrı yalnız nöroanatomik ve nörofizyolojik bir süreç iken, bu sürecin psikolojik boyutu ağrıyı fiziksel, ruhsal ve sosyal faktörlerin toplamı olarak gören psikiyatr için değerlidir. Bu iki farklı uzmanlık alanı için bile hastanın ağrısı farklı ele alınmaktadır.
Çoğu kişi ağrısı olduğunda ilk olarak evde müdahale eder. Bitki çayları, bitkisel ilaçlar ve ağrı kesici ilaçları birincil tercihlerimiz olur. Peki biz bunu değiştirsek ve bazı ağrılarınızı ilaçsız ve bitkisiz tedavi etsek ne dersiniz? Bu soruya cevap olarak fizyoterapi ve rehabilitasyon alanına dahil olabilecek bazı ağrılara ilaçsız tedavi sunulabilir.
Ağrı diz,omuz,bel, ayak ..vb. gibi birçok bölgede sinyaller verebilir. Ama her zaman ağrı bulunduğu bölgeden kaynaklanıyor anlamına gelmez bu da ağrının yansıyan ağrı olduğunu gösterir. İyi bir hekimin muayenesine bağlı olarak gerekli tetkikler yapılır ise tam anlamıyla net bir sonuç elde edilebilir. Buna bağlı olarak önce ağrının sebebi öğrenilir sonra da ağrıyı ortadan kaldırmak için yapılabilecek tedavi planlanır.
Fizyoterapistin ağrıya yaklaşımı her zaman çözüm odaklı olmaya bilir. Çünkü bazı ağrılar için fizik tedavi yetersiz kalacaktır. Çoğu hastada boyun ve omuz sorunu aynı anda görüldüğü için boyunun ağrısı geçerken omuzdaki bazı patolojik farklı nedenlerden omuz ağrısı geçmeye bilir. Bu fizik tedavinin işe yaramadığını değil de iyileşme süresinin daha uzun olduğunu gösterir bence bu süreçte bahanelere sığınmak yerine uzun soluklu doğru fizyoterapi yöntemleri ile çok yönlü ağrılarda geçirilebilir.
Ağrı geniş kapsamlı bir konudur. Ağrıyı sınıflandıracak olursak;
Ağrı sınıflandırılmasında özellikle bilinmesi gerekenlere değinmek istiyorum. Örneğin kronik ve akut kavramları arasındaki farka çünkü ağrının ilerleyişinde kronikleşmesi önemlidir. Ağrı kronikleştikçe sürekliliği artar. Akut ağrıda ise tam tersidir geçici kısa süreli ağrılardan oluşur.
Kronik ağrı
1-Daha çok zaman alır
2-Davranış ve yaşam şeklini etkiler
3-Panik ve korku vardır
4-Uzun süre ilaç kullanımı gerekir
5-Başkalarını da etkiler
6-İlaçla tedavi başarısı daha azdır
Akut ve kronik ağrı arasındaki farklar
Akut ağrı
1-Değerlendirme ve reçete yazma daha az zaman alır
2-Ağrı yararlı bir sinyaldir
3-Anksiyete ile birliktedir
4-Kısa süre ilaç kullanılır
5-Bireysel bir sorundur
6-İlaçtan tedavi başarısı beklenir
7-İlaç ile hedefe ulaşılır
Ağrısı olan hastaların değerlendirilmesinde önemli noktalar anamnez ve fizik
muayenesidir. Bunları desteklemek için bazı tanı testleri istenebilir. Hastaların şikayeti, hikayesi, ağrının dağılımı ve niteliği, ağrıyı arttıran ve azaltan faktörler, kullandığı tedavi, kantitatif ölçümler, benzer bulguların daha önce yaşanıp yaşanmadığı, daha önce uygulanmış tedaviler, travma / cerrahi varlığı, genel sağlık hikayesi, sistemlerin değerlendirilmesi, her sistemde ağrı sorgulaması, geçmiş genel sağlık hikayesi, sigara, alkol, ilaç kullanımı, aile hikayesi, ailede benzer ağrı veya maluliyet şikayeti olanlar, is ve sosyal hikaye, medeni durumu, eğitimi, meslek ve işvereni, maddi durumu, sosyal ortamlara katılım, ağrının sosyal yasamı etkileme düzeyi değerlendirilerek gerekli tanısal ve terapatik yaklaşımlarda bulunulur.
Hasta, iyi bir şekilde muayene edilip, doğru yönlendirmeler yapılır ise ağrı kesici ve ilaçlara gerek duymadan ağrılarında azalma görülüp hatta ağrı kökten ortadan da kalkabilir. Bunun için ağrınız olduğunda ilk önce doktora başvurup daha sonrada fizyoterapiye bağlı ağrılar için bir fizyoterapiste danışabilirsiniz.
Ağrı tedavisinde en önemli başlangıç unsuru doğru tespittir. Tanısı konulmuş hastalarımla daha detaylı bir tedavi programı oluşturuyorum. Tanısı olmadan başvuru yapanları ise hekime yönlendirip daha sonra gerek duyulursa tedavi programıma ekliyorum. Sizlerde fizyoterapiste ihtiyaç duyuyorsanız bekliyorum unutmayın Sağlıklı bir yaşam için hekim kontrolleri doğrultusunda fizyoterapiste danışın.
Ağrılarınızın azaldığı bol egzersizli sağlıklı günler dilerim. Bir sonraki yazımızda görüşürüz.