Bitmeyen aşk türküsü kumruların sesinde
Rüyası ömrümüzün çünkü eşyaya siner
Ahmet Hamdi Tanpınar
23 Haziran 1901’de İstanbul’da doğdu Tanpınar…
Babası Hüseyin Fikri Efendi, annesi Nesime Bahriye Hanımdır. Tanpınar’ın dedesi müftü, babası kadıdır. Aile aslen Batumlu ’dur.
Tanpınar’ın çocukluğu babasının vazifesi gereği farklı yerlerde geçmiştir. Ergani, Sinop, Siirt, Kerkük ve Antalya gibi farklı coğrafya ve kültürlerde çocukluk ve ilk gençlik yıllarını geçiren Tanpınar, bu süre içinde hem bir imparatorluğun dağılışını hem de annesini kaybetmenin acısını yaşamıştır.
Tanpınar’ın çocukluğuna dair ilk hatırladığı şey üç yaşında iken Ergani’de karın yağmasıdır. Çok karlı bir günde sıcak ve buğulu bir camdan karla kaplı bayırı seyrederken birdenbire yağmaya başlayan kar Tanpınar’a ‘lezzetli bir hayranlık’ hissi vermiştir.
İstanbul’da ilköğrenim hayatı başlamıştır. Ravza-i Maarif İptidai Mektebinde gördüğü eğitim ilk nüvesini oluşturmuştur. Eğitim hayatı daha sonra Siirt’te devam etmiştir. Bu arada bir yıl kadar da Fransız okulunda okumuştur.
İstanbul’da iki memuriyet arası kaldıkları için Vefa Lisesi’nde başladığı lise hayatına Kerkük ve Antalya liselerinde devam etmiştir.
1916’da Musul’da annesinin tifüsten ölümüyle sarsılmıştır.
Ve Fakülte yılları…
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne kayıt…
Onun edebiyatı tercih etmesindeki en büyük etken Yahya Kemal’dir…
Fakülte yıllarında Tanpınar şiirlerini yazmaya başlamış, bu kapsamda ilk şiirini 1920 yılında Birinci Kitap dergisinde yayımlamıştır.
1921-1923 yıllarında Dergâh dergisi onun ikinci fakültesi olmuştur. Bu yıllarda Tanpınar’ın Dergah’ta 11 şiiri çıkmıştır.
1923 yılında Şeyhî’nin ‘Husrev u Şirin’ mesnevisi hakkında hazırladığı bir tez ile Edebiyat Fakültesinden mezun olur. Aynı yıl Erzurum Lisesi’nde edebiyat öğretmenliğine başlar. Erzurum hayatı ona, ‘Beş Şehir’in ilk kısmında yazdığı ‘Erzurum bölümü’ için ilk malzeme olacaktır.
1927 yılında Ankara Lisesine tayini çıkar. Burada Faruk Nafiz ve Rıfkı Melûl Meriç ile beraber çalışırlar.
1930’da Musiki Muallim Mektebi’nde Batı müziği ile alakalı ne kadar plak varsa dinleme imkanı bulmuştur.
1933’de Ahmet Haşim’in ölümüyle Güzel Sanatlar Akademisi sanat tarihi hocalığına nakledilir. Bir yıl sonra bu görevine estetik ve mitoloji hocalığı da ilave edilir.
1938 yılında İsmail Habip Sevük ile yaptığı bir kavga basında yer alır ve bu kavga sayesinde tüm kamuoyu Tanpınar’ı tanır.
1939 yılında Tanzimat’ın 100. Yılı vesilesiyle İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine Yeni Türk Edebiyatı kürsüsü kurularak başına profesör olarak tayin edilmiştir.
1943 yılında Tanpınar Maraş milletvekili olarak Meclise girer.
Onun milletvekili olmasında kendi isteğinin ve CHP Genel Sekreteri Memduh Şevket Esendal’ın edebiyatçıları Meclise toplama arzusunun rolü olmuştur.
Politika sonrası kitap çalışmalarına devam eden Tanpınar’ı 1953 yılında Edebiyat Fakültesi Avrupa’ya göndermiştir. Bu kapsamda Fransa, Belçika, Hollanda, İngiltere, İspanya’yı gezmiştir.
Avrupa dönüşünde kitap çalışmaları hızla devam etmiştir.
Binlerce öğrenci yetiştiren bu çile ve vefa adamı hiç evlenmemiş, evlatları memleket çapına ulaşan talebeleri olmuş…
Büyük Edebiyat hocasının kapısını ölüm meleği 25 Ocak 1962 tarihinde çalmıştır…
Mevla rahmet eyleye….