İletişim sosyal bir faaliyettir.
Sosyal hayatın içinde; sosyolojik gerçeklikler dahilinde sürecini tamamlar…
Toplumların ‘var olabilmesi’ ise kültüre gerçeklikle…
Kültürü ıskalayan bir iletişim anlayışı ‘iletişimsizlik’ ve ‘etkileşimsizlik’ demektir.
Kültür kavram olarak, toplumların genel yapısını ve hayatını biçimsel olarak ortaya koyan ve şekillendiren bir yapıya sahiptir. Toplumlar kendi varlıklarını kültürel geçmişlerine dayandırırlar. Bütün toplumsal hayat biçimleri, ahlak anlayışı, inanç sistemleri gibi faktörler kültür dokusu içinde yer alırlar. Bu dokuyu ‘iletişim’ süreci anlamlandıracaktır.
İletişimsel gerçekliğin hayatımıza dahil olmasıyla beraber kültürel bir takım değişikliklerde olmuştur…
Teknolojinin başlı başına bir ideoloji olduğunu söyleyen Postman şöyle devam ediyor:
“Bir teknolojinin kendine göre bir toplumsal değişim programıyla donanmış olduğunu fark edememek.” teknolojinin tarafsız olduğunu iddia etmek, teknolojinin daima kültürün dostu olduğunu sanmak düpedüz aptallık olur” diyor.
Popüler kültürün kendi içinde topluma yansıyan yüzü, toplumların kendi içlerinde meydana gelen değişmeler, dünya kültürü olarak adlandırabileceğimiz bir biçime doğru kaymaktadır.
Bu yeni kültür biçiminin merkezi iletişimle…
İletişimsel gerçeklikle kendi döngüsünü tamamlamaktadır…
Kültür endüstrisinin en önemli ayağı iletişimdir…
İletişim kültürden, kültür iletişimden kopamaz…
İletişimden kültürden beslenir…
Kültür ise kendini ‘iletişim vasıtasıyla’ zamana ve çağlara taşır…