Gürcistanın Türkiyeden girilen acara bölgesinin kuzeyinde, Karadeniz sahili boyunca uzanan ve bir iç savaş sonrası rusyanın da desteği ile bağımsızlığını kazanan bölgesi Abhazya. Abhazya Kafkas dilleri grubundan gürcüye (kartvel) akraba bir dil olup Kafkas dillerinden birisi olan güneybatı Kafkas dil grubuna giren bir lehçe ile konuşur. Bütün Abhaz beyleri (özdenleri) asla kendi çocuklarını kendileri büyütmezler. Bütün kafkasyada durum aynıdır aslında. Sert kişilikli ve birkaç dil bilmesi için çocuklar küçüklükten itibaren komşu beylere gönderilir ve çocuklar bu atabeyler nezaretinde devlet adamı ve bey olarak yetişirler.

                 Abhazlar ile gürcüler arasında bu kadar yakınlık olmasına rağmen, kafkasyanın Rus egemenliğine girmesinde en büyük pay daima gürcülerin olmuştur. Gürcüler Ortodoks gregoryen mezhebinden  hristiyan olarak Rusları kafkasyadaki diğer müslüman milletlere  tercih etmiş ve Ruslardan yana olmuşlardır. Tarihin garip cilvesine bakın ki, bu yakın zamanda menfaatları çarpışan gürcü ve Ruslar’ın ihtilafı sayesinde bağımsızlığına kavuşan abhazyanın destekçisi ise gürcülerin dindaşı olan Ruslar olmuştur.

                Abhazlar on iki boy olan adige boylarından olmayan bir Kafkas kavmi olup, onlarda Kıpçak soylu Türkler ile akrabadırlar. Dillerindeki az çok farklılığa rağmen bütün kültür öğeleri ve hayat tarzları kafkasyadaki  herkes ile nerede ise aynıdır. Bu da abhazların Kıpçak soylu olduğunu gösterir. Bütün Kafkasya az çok dilleri birbirine yakın ve ilişkili ve akrabadırlar bunun tek istisnası da fars dilleri grubuna giren bizim Kuşhalar dediğimiz Asetin, Osset,alan, yüeçi v.s  boyun konuştuğu dildir          

                Suni sınırlar ile zorlayarak ve Osmanlının gücünün onlarca düşman önünde tükenmesinden yararlanarak çizilen bir devlet olan Gürcistan, yavaş yavaş kendi coğrafyasına çekilmek zorunda kalacaktır. Rusların işgal yıllarında Türkiyeye büyük göç veren abhazlar, 1990 yılında Sovyetlerin dağılması ile bağımsızlığını ilan eden gürcistandan, hemen sonra onlarda gürcülüre karşı bağımsızlıklarını ilan ettiler. Yapılan savaşlarda her zamankinin tersine Ruslar gürcülerin değil, abhazların yanında yer aldılar. Böylece gürcüler Karadeniz sahillerindeki sınırlarının büyük bölümünü kaybettiler. İşin aslıda gürcülerin tarihin hiçbir zamanında Karadeniz ile bağlarının olmadığıdır. Karadeniz irtibatını onlar Stalin denen azılı İslam ve Türk düşmanı kazandırmış idi. Fakat hakikat galip gelerek suni sınırlar tekrar tabii sınırlarına doğru değişmeye başladı.

             Türkiye her iki millete de akraba olduğundan, bu savaşta da tarafsız olup, her iki tarafa da masada görüşme teklif etmiş ve dini ve mezhebi bölünmelere karşı durmuştur. Bu bize çok yakın akraba olan ve her iki tarafındaTürkiyede hısımları olan bu insanların aralarında kanlı bir ihtilaf olmasını Türkiye asla tasvip etmemiştir. Abhazların ağırlıklı Müslüman olmaları,   hristiyan tahakkümünü ve Ruslar ile gürcülerin yaptıkları iş birliğini unutmayan Müslüman acarların bu savaşta gürcü ordusunun safında yer almayarak tarafsız kalmalarına sebeb oldu..neticede abhazlar ayrıldılar. Gürcistan oraya ziyarete gidenleri gürcistana almamakla tehdit etmekte ve ticari ve siyasi görüşmelere kapalı bir siyaset izlemekte ve meselenin hallini zorlaştırmaktadır. Bizim tavsiyemiz, sınırlar ayrı bile olsa bir çok yönden aynı kültürün insanları olan abhazlar ve gürcülerin tıpkı Avrupa birliği gibi bütün Kafkas yurtlarına kimliklerin göstererek huzur içinde girip çıkabilmeleridir.

                        Birbirinden kız alıp veren ve akraba olan bu insanların, kendilerine Rusları dost bilmeleri daima onlara zarar verecek en büyük amildir. Türkiye onların tek, gerçek ve değişmez dostudur. Buralar eski ismi ile Türkeli yurtları Türklerin kadim yurdudur. Onlarca Kıpçak devleti buralarda kurulmuştur. Bu gün ayrı birer millet gibi olsalar da, aziz Türk milleti onları daima kardeşleri ve kendiden bir parça olarak bilir. Bu anlayışın onlara da sirayet etmesi büyük İslam birliğinin de faydasınadır.Kafkas ittihadında rahmet vardır. Vesselam.