Türk milletine bu güne kadar yurtta sulh, cihanda sulh sözünü söyleyip uyutanlar, o sözün sahibinin Türk milletinin haklarını hiç kimseye yedirmediğini, yeri geldiğinde Hatay ilimiz dahil, elimizden alınan vatan topraklarını geri almak için hazır beklediğini söylemediler, yeni nesle öğretmediler. Bu gün Ankara anlaşmasını hatırlayanlarda, hadiselerin bu hale gelmesine hem seyirci ve destek olacak haller içine girdiler.

               Türkiyenin bir oldu bitti ile ve gücümüzün yetmediği yıllarda elimizden alınan Musul vilayeti olduğunu tarih derslerinde üzerinde çok durulmadan, orada bıraktığımız Türkmen nüfus hakkında bilgi verilmeden üstün körü anlatılmış ve aradan geçen doksan sene sonra, Türkiye de ki herkes ırak’ı ve suriye’yi sadece Arapların yaşadığı arap devleti zan etmeye başlamışlardır. Taa ırak ve iran arasındaki savaşın başlaması ve ırakın Amerika tarafından işgal edilmesi ile beraber hem ırak ve hem de Suriye hakkında insanlarımız bilgi sahibi olmaya, oralarda milyonlarca Türkün büyük bir zulm ve baskı altında olduğunu öğrenmeye başlamışlardır.

                Kerkük, Kerkük diye bağıran ve toplantı ile çeşitli çalışmalar yapanlar, ırak Türkmenlerine iyilik değil kötülük yaptıklarını bilsinler. Irak Türkmenleri sadece Kerkükten ibaret değildir. Kerkük ilimize gelene kadar Barzani ve yandaşları onlarca Türkmen yurdunu işgal etmişler ve bizden bir ses çıkmamıştır. Kerkük diye bağıranlara bakınca bu güne kadar işgal ettikleri bütün yerlerin onların olduğunu kabul etmiş olacağımızın farkında olmalıyız. Coğrafyasından habersiz Türk milliyetçiliği yapanlar en büyük zararı kendilerine verirler.Türkiye sınırı ovacık köyünden başlayarak, tek tek bütün köyler Karakoyunlu, bayat, Avşar, akkoyunlu ve arada Kafkas kökenli köyler olmak üzere kerkük’ten geçerek, körfezdeki mendeli kasabasına kadar giden büyük bir coğrafyanın adıdır Türkmen eli. Ya tamamına sahip çıkacağız veya Kerkük yerine Musul vilayetimiz diyerek doğru ismi kullanacağız. Birleşmiş milletlerin güvenlik için çektiği sınır dahi bu gün bu adamların nereleri işgal ettiğini bize göstermektedir.

             Bu halin en büyük müsebbibi ise İngilizlerdir.  Elin ingilizi öyle haritalar meydana getirmiş ki. Sınırımızın öte tarafında bıraktığımız kardaşlarımız ile aramıza ya arap köyleri yerleştirilmiş veya kendisini kürt zan eden fakat aslında büyük çoğunluğunun Türkmen olduğunu bildiğimiz güya kürt köyleri yerleştirilmiştir Aynı coğrafyanın arap nüfusunun Hanefi mezhebinden olup beyaz tenli insanlarının tamamının ise Kıpçak soylu Türkler olduğu bizlere hiç anlatılmamıştır.Ceddimizin kayıtlarında Suriye ye neden arab-ı  müsta’ribe diye hitap edildiği hiç açıklanmamıştır.Arab-ı müsta’ribe, Araplaşmış arap demektir. Yani aslı arap olmayıp, dilini değişerek kendini arap zan edenler demektir. Burada yaşayan Kıpçak ve oğuz soylu kardaşlarımızın dil ihmali, devletin onları ihmali bu neticeyi hasıl eylemiştir.

            Yukarıdaki bilgiler ışığında düşünür isek.  Bu gün gelinen noktada başta Korkut özal olmak üzere ondan sonra gelen bütün hükümetler amerikanın siyasetine uygun olarak hareket etmişler, Amerika menfaatları icabı yaptıkları icraatlar daima Türk milletinin aleyhine coğrafik ve nüfus hareketlerine sebeb olmuş, orada tabii müttefikimiz olan Türkmenler ihmal edilmiş ve hiç yoktan başımıza bir kürt meselesi sarılmıştır. Araplar tarafından ezilen ve baskı altına alınan Kürtlere, Amerika ve onun uydusu olan İsrail gibi devletler kendi menfaatları için destek olmuşlar, Türkmenlikten Kürtlüğe geçirilen milyonlarca nüfus ile çoğalan bu insanlara silah ve para dahil her imkan sunulmuş, bunlar bizzat bizim elimiz ve yurdumuz kullanılarak yapılmış ve oralarda tek düşmanları Türkler olan bir büyük nüfus meydana getirilmiştir.

           Bütün bunlar yetmemiş, bizim aslımız ve neslimizden olan tarihi şahsiyetler tek tek Kürtlerin atası haline getirilip, uydurma bir tarih ve devlet şuuru bu insanlara empoze edilmiştir. Tarihin hiçbir devrinde olmayan bir kürt milleti ve devleti için olmadık yalanlar üstüne inşa edilen, devamlı olarak mazlum ve ezilen bir millet olduğu işlenen bu insanlar, devletlerinin ve milletlerinin önündeki tek engel olarak Türkleri gördüler ve gösterildiler. Kanımızdan ve canımızdan ve kültürümüzden olup, Farsçanın bize hediyesi olan bu insanlar, kendilerini aziz Türk milletinden ayrı bir millet olarak görmenin dışında, en büyük düşmanları olarakta bizleri gösteren tarih dersleri ile zehirlendiler.

                Hükümetlerimizde bu yanlış ve aleyhimize gelişen hadiselere bilerek veya bilmeyerek destek oldular ve tedbir almada geciktiler. Silahsız güç güç olmaz düsturunu hiç duymamış bir devlet gibi, güya pkk ya karşı bize yardımcı olacak yalanı ile, bir gün bize karşı kullanılacak silah ve mühimmatlar bizzat kendi devletimiz eli ile bu insanlara verildi, verilmesi sağlandı. Besle kargayı oysun gözünü meseli, öyle an geldiki, Türk düşmanı devletler, oralarda yalancı düşmanlar üreterek (ışid gibi), gelecekte bize karşı kullanmaları için onlara binlerce tırlık silah ve mühimmatı bizim gözümüzün içine baka baka verdiler. Yetmedi kendi sınırlarımız içinden bu alçakları geçirtip Suriye içinde de bize karşı bir güç olmalarını sağladılar. Bu hal de Türk hükümetlerinin büyük vebali vardır. Bu vebaldeki en büyük pay’da bu gün Ankara anlaşmasını hatırlayan Ak parti hükümetindedir.

          Oysa akıllı ve coğrafyayı bilen insanlar tarafından, başta özal hükümeti olmak üzere bütün hükümetlere, ırak ile yapılan ticarette, bizim tırlarımızı soyan, haraç alan, bizim sırtımızdan milyarlarca dolar kazanan ve utanmazca bir kürt kedisini dahi size vermem diyen adamlar ile ticaret yapılmamasının yolu olduğu ve bu adamların beslenmesinin önüne geçilecek yollar olduğu daima söylendi fakat dinleyen olmadı. Bu gün gelinen bu noktada, habur sınır kapısından vazgeçilmesinin söylenmesi ile ortaya hainler tek tek çıkmaya ve üç beş kuruş paranın hesabını yapıp, hükümeti bu yönde bir adım atmamaya çağırmaya başladılar. Oysa hiçbir kürt köyünün ve köylüsünün olmadığı, Suriye ile ırak sınırımızın en batı kısmında ki bölge nüfusunun tamamı Türkmendir. Buradaki Türkmen köyünün adıda ovacık köyüdür.

                      Türkiye ırak Türkmenlerini muhatap alarak kendisine ırak ticareti ile ilgili bir rota belirlese, bu gün Türkiyeye diklenen ve meydan okuyan uyduruk kürt devletinin, İsrail ve İngiliz uşakları, her türlü şekilde orada yaşayan insanlar tarafından idam ile yargılanırlar. Bizim aleyhimize her türlü yanlış ve yalan ile yaptıkları propagandalara rağmen, Kürtçe konuşan nüfusun büyük çoğunluğunun Türkiye düşmanlığı ve bayrağımıza bir düşmanlığı yoktur. Habur sınır kapısı kapatılmadan, işi azaltılarak, ovacık kapısının derhal ve en geniş bir şekilde ve çok değil bir haftada yapılmasının önünde bir engel yoktur. Türkiye cumhuriyetinin gücü onun gibi kapıları yirmidört saat içinde yapacak güçtedir.

              Bir hafta içinde kuzey ırak’a açılan kapıların tamamı kapatılmalı ve Türkmen topraklarından geçen sınır kapıları açılmalı ve transit ticaret ile bizi soyup, bizim paramız ile İsrail ve amerika uşaklığı yapanlar çöpe atılmalıdır. Irak nüfusunun büyük çoğunluğunu teşkil eden Sünni ve şii arap kardeşlerimiz ile, her türlü ikili ilişkiler geliştirilmeli ve atalarımızdan bize miras gökböriler devletimizin  başkenti olan Erbili işgal edenler ile bütün ilişkiler kesilmelidir. Muzafferüd-din Gökbörinin başkenti olan Türkmen şehrini işgal ile kendi devletinin başkenti ilan eden, Barzani ve uşaklarının Türkiye ile ilişki kurmaları engellenmeli, Türk ve İslam düşmanı olmayan Kürtler ile ilişkiler kurulmalı ve ırak toprak bütünlüğüne, Türkmenlerin haklarına riayet edecek insanlar muhatap alınmalıdır.

             Bu güne kadar erbili işgal ile başkent ilan edenleri devlet töreni ile muhatap alanlar, bu kişilere burası Türkmen şehridir, gökböri atalarımızın başkentidir, kendinize başka bir yeri başkent yapınız ve Türkmenler üzerinde baskı kurmaya kalkarsanız sizi tanımayız ve yok sayarak dememişlerdir. Bu günkü şımarıklıklarının sebebi ise tamamen bundandır. Çünkü aleyhimize ne yapsalar yanlarına kar kaldığını görmüşlerdir. Fakat şimdiki noktada bunları hatırlamamız bize bir şey kazandırmayacağından artık ne yapacaksak onu yapmalıyız.

           Bu düzenlemendeki ilk iş olarak mevcut sınır kapılarımız oralara bir daha açılmamak üzere kapatılmalı, hem ırak ve kuzey ırak ile ticaret Türk yurdundan geçen yerlerden yapılmalı ve bu ticaretimizin kaymağını her şart ve ortamda canını ve kanını bizim için bağışlayacak kardaşlarımız yemelidir. İktisaden kalkınan  Türkmenler ise hiç kimseye boyun eğmeyecek şekilde silahlandırılmalı, yeri geldiğinde kendi namuslarını kendileri koruyacak güç haline getirilmeli, kurbanlık koyun gibi beklemeleri engellenmelidir. Bütün dünyada bir tek kardaşımız için yorgan yakacağımızı bilmelidir.

              Hükümetimizden bu alçakların yurdundan geçen bütün sınır kapılarını kapatmasını ve Türkmenlerin söz sahibi olduğu sınır kapılarını açmasını derhal ve hemen istirham ediyoruz.Ankara anlaşması ve diğerlerine sıra gelmeden ilk iş bu yapılmalıdır. Gene de olmaz ve yollarından dönmezler ise ondan sonrası için Rabbim daima doğru yolda olanlar iledir. Vesselam.